18 Kasım Yoksulluk Nafakası ve Süresi YOKSULLUK NAFAKASI VE SÜRESİ Hukuk kuralları aile olmanın bir sonucu olarak aile bireylerine birtakım yükümlülükler öngörür. Bu yükümlülüklerden sıklıkla karşılaşılan nafakalar, çeşitli amaçlara özgülenmiştir.Yoksulluk nafakası aile hukukundan doğan yükümlülüklerden biri olup, Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde düzenlenmiştir. Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yoksulluk nafakası, aralarındaki evlilik bağından ötürü birbirini geçindirmekle yükümlü olan eşler arasındaki evlilik bağının boşanma ile sona ermesi halinde, gerekli koşulların varlığında, hâkim tarafından takdir edilen bir yükümlülüktür. 743 sayılı eski TMK uyarınca yoksulluk nafakasına en fazla bir yıllık olarak takdir edilirdi. Ancak 3444 sayılı Kanun ile 1988 yılında yapılan değişikli sonucu “bir yıllık süre” ibaresi “süresiz” olarak değiştirilmiştir.[1] Bu değişikten beri yoksulluk nafakası süresiz olarak talep edilebilmektedir. Ancak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının yoksulluk nafakasının süresinin düzenlemesine dair çalışmalarının olduğu bilgisiyle[2] birlikte konu gündeme gelmiş ve tartışma teşkil etmektedir. Yoksulluk nafakasının sağlanacağı süreye ilişkin sağlıklı bir tartışma yürütülebilmesi için öncelikle TMK m.175’te yoksulluk nafakası için gerekli koşullar değerlendirilmelidir. Düzenleme uyarınca, eşlerden biri lehine yoksulluk nafakası talep edilmesi için; geçerli bir boşanma olması, lehine nafakaya takdir edecek tarafın boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olması, nafaka alacaklısının nafaka borçlusundan daha ağır kusurlu olmaması, nafaka borçlusunun mali durumunun elverişli olması gerekmektedir. Ancak Kanun’da sayılan şartların kümülatif olarak varlığı halinde yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Madde metni nafaka alacaklısına süresiz talep hakkı vermektedir. Hâkimin nafaka alacağının varlığı konusunda bir takdir yetkisi bulunsa da süreye ilişkin takdir yetkisi mevcut değildir.[3] Taleple bağlılık ilkesi gereğince; hâkim nafaka alacaklısı lehine talep edilenden daha az[4] veya daha fazla[5] sürede nafaka ödenmesine karar veremez. Bununla beraber yoksulluk nafakasına takdir edilmesini sağlayan m.175’te sayılan koşullardan birinin ortadan kalkması halinde nafaka borcu sona erer. Örneğin, süresiz yoksulluk nafakası alacaklısının yoksulluk durumunun ortadan kalktığına veya nafaka borçlusunun maddi durumunun elverişli olmadığına ilişkin ispat yapıldığı takdirde nafaka borcu sona erecektir. Nafaka alacaklısı karı ya da koca olabilmektedir. Türkiye’de kadınların aktif olarak iş hayatında bulunması ve ekonomik özgürlüğe sahip olmaları yeterince desteklenmediği için genellikle yoksulluk nafakası alacaklısı eş, kadın olmaktadır. Boşanma öncesinde çalışmakta olsa dahi evlilik sonrasında sıklıkla çalışma hayatından çekilmekte/çekilmeye zorlanmaktadır. Ekonomik olarak bağımlı veya kısıtlı olan kadın eş, boşanma sonrasında yoksulluk durumuna düşebilmektedir. Toplumsal olarak dezavantajlı durumda bırakılan kadınların, yürümeyen, şiddet gördükleri evlilikleri sona erdirip boşanabilmeleri için boşandıktan sonra hayatını kısmen idame ettirebilecekleri bir güvenceye ihtiyaçları vardır. Nafakada süre kısıtlamasına gitmenin halihazırda sıklıkla mağdur olan kadınları daha da mağdur edeceği aşikardır. Kadın Dayanışma Vakfı tarafından yapılan saha çalışmaları, hükmedilen nafakaların %66,4’ünün ortalama 262 lira civarı olduğu, genel ortalamanın ise 370 lira olduğunu göstermektedir. Asgari ücret ve açlık sınırı kriterleri değerlendirildiğinde bu miktarın yoksulluktan kurtulmaya yetmeyeceği açıktır. Buna ek olarak nafaka borçlularının %50.7’si borçlarını ödememektedir. [6] Tüm bu bilgilerin ışığında, nafaka borçlarının miktarının insani açlık sınırına çekilmesi, düzenli ödenmesinin sağlanması ve boşanma sonrası yoksulluğa düşmenin engellenmesi için kadınların ekonomik özgürlüklerinin teşvik edilmesi yerine nafaka süresinin kısıtlanmasına ilişkin düzenlemeye ihtiyaç yoktur, düzenleme mağdur grupların mağduriyetini arttırmaya sebep olacaktır. Stj. Av. Seher Savaş [1] Kulaklı Emre, Yoksulluk Nafakası ve Yoksulluk Nafakasının Süresi Bağlamında Bir Mukayeseli Hukuk İncelemesi, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 5 (2), Güz 2018, s. 238 [2] https://tr.euronews.com/2019/05/10/dort-soruda-nafaka-tartismasi-kim-ne-talep-ediyor-tbmm-yeni-yasa-hazirligi-aile-bakanligi (erişim tarihi:13.11.2020) [3] Öcal Mesut, Yoksulluk nafakasının süresi, Yüksek Lisan Tezi, Yükseköğretim Kurumu Tez Merkezi, Tez No:533847, 2018 [4] Yargıtay 2. HD, E. 14788, K. 199423, 17.11.2009 [5] Yargıtay 2. HD, E. 14283, K. 19487, 11.07.2012 [6] Kadın Dayanışma Vakfı, Yoksulluk Nafakası Raporu, 2019 (erişim: http://www.kadindayanismavakfi.org.tr/ ) Yazar Denizcan DEMİRKILIÇ