15 Aralık

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi

 

5651 SAYILI İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

 

1.    GİRİŞ

 

Büyük buluşlar, insanların temel ihtiyaç ve gereksinimlerini daha hızlı, güvenli ve herkesçe kullanılabilmesini hedefleyen amaçlar doğrultusunda, kimi zaman var olan parçaların birbiri ile bir araya getirilmesiyle, kimi zaman ise rastlantısal olarak bulunmasıyla ortaya çıkmıştır. İnternette insanlık açısından oldukça büyük öneme sahip olan bir icattır. İnternet, 1960 yıllarda, ABD’nin güvenlik stratejileri kapsamında, askeri amaçlı olarak haberleşmenin her durumda kesintisiz olarak sağlanması amacıyla oluşturduğu “ARPA” isimli birimin “ARPANET” projesi ile ortaya çıkmıştır. ARPA, uzak mesafedeki bilgisayarların birbirine bağlanıp, iletişimin sağlanması amacıyla ortak bir protokol standardı oluşturmuştur. Devamında bu iletişim, sadece askeri bir iletişimin sağlanması amacından çıkartılarak, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının kullanabileceği şekilde geliştirilmiştir. 1994 yıllarında ise, internet özel sektör tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’de internet ağı projesi ise, ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından başlatılmıştır. İlk kez 12 Nisan 1993 tarihinde Türkiye’de internet bağlantısı kullanılmıştır[1]. İnternetin tam olarak tanımına bakıldığında ise, “IP ve TCP protokollerini ve agˆlar arası bagˆlantıyı mu¨mku¨n kılan DNS ve paket route etme protokolleri gibi protokolleri kullanan, kamu ve o¨zel sekto¨re ait telekomu¨nikasyon agˆlarının ara-bagˆlantı yaptıgˆı ku¨resel bir bilgiye eris¸im ve iletis¸im agˆıdır. ” olarak tanımlanmıştır.[2]  İnternetin herkesçe kullanılmaya başlanması ile iletişim ve haberleşme kesintisiz olarak sağlanmış olsa da, arkasından birtakım sorunlar ve uyuşmazlıklar getirmiştir.

 

          Bilindiği gibi, ifade özgürlüğü, bilgi edinme, haberleşme hakları temel hak ve özgürlüklerden olup, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) gerekse Anayasa’da istisnaları ile ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İnternetin gelişimi ile uzak yakın kavramı önemini yitirmiş, aralarında mesafe dikkate alınmaksızın, insanların birbirleri ile iletişimi, bilgi aktarımı, haberleşmesi ve kendilerini ifade etmeleri kolaylaşarak, hızlanmıştır. Teknolojinin gelişimi ve internetin giderek yaygınlaşmaya başlaması ile internet ortamında bulunan zararlı içeriklerin ve internette işlenen suçların kontrol edilmesi amacıyla birçok ülke tarafından yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Fakat bu yasal düzenlemeler, bir yandan da insanların temel hak ve özgürlüklerin ihlal edecek nitelikte bulunarak, eleştiri oklarına her zaman açık olmuştur.

 

          Ülkemizde ise, internetteki zararlı içeriklerin ve suçların önlenmesi amacıyla 04.05.2007 tarihinde, 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun kabul edilmiş, 23 Mayıs 2007 tarihinde ise Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.[3]

 

          Bu yazıda, 5651 sayılı Kanun’un ülkemizdeki tarihsel süreci ile TBMM tarafından 29 Temmuz 2020 tarihinde kabul edilen 7253 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında yapılan değişiklikler temel hak ve özgürlükler açısından değerlendirilecektir.

 

2.    5651 SAYILI KANUNUN GEREKSİNİMİ VE TARİHSEL SÜRECİ

 

Günümüzde internet, küresel bir iletişim aracı haline gelmiştir. Her dilden, dinden, kültürden ve ırktan milyarlarca insan aynı platform üzerinde bir araya gelmektedir. İnternetin global anlamda iletişim aracı olmasının en büyük etkisi ise; diğer iletişim kanalarından daha ucuz olması, bilginin ve verinin sınırsız olarak saklanabilmesi, kişilerin dilediği zaman bu bilgi ve verilere kolayca ulaşabilmesi ve en önemlisi de sınırlarının olmamasıdır.[4] Teknolojinin ve internetin durdurulamaz gelişimi ile birlikte, internet ortamında yayımlanan bazı içeriklerin insanlara, özellikle çocuk ve gençlere zararlar verdiği, suç işlemenin internet ortamında daha fazla kişiye ulaşılarak, önlenemez şekilde artışı neticesinde, yasal düzenlemeler kaçınılmaz olmuştur. Pornografik yayınlar, kişilere ait mahremiyetin ihlal edilmesi, telif haklarının ihlal edilmesi, ayrımcılık ve ırkçılık, ulusal güvenliği tehdit edici yayınlar, kumar, uyuşturucu ve zararlı maddelerin özendirilmesi, satışının yapılması, çocuk istismarı, terör suçları ve benzerin birçok suçun küçükten büyüğe her yaştaki insanın sansürsüz şekilde bu içeriklere ulaşabilmesi, internetin güvensiz bir ortam olarak lanse edilmesine sebebiyet vermiştir. Kontrolü oldukça güç olan bu sistemin kontrolünün sağlanabilmesi için, yasal düzenlemelere ihtiyaçlar duyulmuştur. Fakat, bu yasal düzenlemelerin bir diğer taraftan da kişinin haber alma – verme, ifade özgürlüğü , bilgi edinme hakkı gibi birçok temel hak ve özgürlüğüne halel getirmeksizin yapılması gerektiği tartışmasızdır. Demokratik yönetim anlayışı ile yönetilen devletlerde, bu yasal düzenlemeler yapılırken bireylerin uluslararası sözleşmelerle korunan hakları ve menfaatleri göz önünde bulundurularak, gerekli düzenlemeler ve yaptırımlar yapılmıştır.

 

Ülkemizde ise, internetin kullanılmaya başlanması ve herkes tarafından kullanılmaya başlanması birlikte, bireyler tarafından güvensiz ve gençleri yoldan çıkaran bir araç olarak görülmüştür. Fakat, tüm dünyada olduğu gibi kullanımını engellemek mümkün olmadığı gibi giderek yaygınlaşmasıyla; ülkemizde de internetteki zararlı içeriklerin ve suçların önlenmesi amacıyla, TBMM’de 04.05.2007 tarihinde kabul edilen  ve 14 maddeden oluşan 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 23 Mayıs 2007 tarihinde ise Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

 

Kanunun amacına ve içeriğine bakıldığında, internetin aktörleri belirlenmiş, yükümlülük ve sorumlukları düzenlenerek, ayrıca internet ortamında işlenen suçlara ilişkin mücadele yöntemleri düzenlenmiştir.

 

Kanunun yürürlüğe girmesi ile binlerce sitede erişimin engellenmesi kararları alınmıştır. Kanunun 10. Maddesi ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına verilen mahkeme kararı olmaksızın doğrudan erişimin engellemesi görevi, ifade özgürlüğü ve haberleşme özgürlüğünü ihlal edici nitelikte, keyfiyete sebebiyet veren kararları çok eleştirilmiştir. Bunlardan Türkiye tarihinde en çok eleştirileni ise Youtube hakkında verilen erişimin engellenmesi kararı olmuştur. 5651 sayılı Kanun ile asıl hedeflenen bireylerin interneti, özgür olarak, güvenle kullanması hedeflenirken, alınan kararlar ve sansürler, bu kanunu amacından çıkarmış, keyfi olarak, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini gerekçesiz olarak ihlal eden bir kanun haline dönüşmüştür. 5651 sayılı Kanunun internetin gelişimi ile yetersiz kalması ile çok kez torba kanunlarla değişiklikler yapılmıştır. İnternetin yaygınlaşma sürecinin hız kesmeksizin devam etmesiyle, Facebook, İnstagram, Twitter vb. sosyal ağların popülaritesi de artarak, sadece Türkiye’de milyonlarca kullanıcısı olan platformlarda, kişilerin ifade özgürlüğü kapsamında, sınırsız eleştirileri, yorumları da bu kanunda yeni düzenlemeler yapılmasına sebebiyet vermiştir.

 

Siyasi bir kişiye ve ailesine sosyal medya platformları üzerinden yapılan ağır hakaretler, eleştiriler sonrasında kanunda yapılması planlanan değişiklikler hız kazanarak, yeni birtakım eklemeler yapılmıştır. [5] TBMM tarafından 29 Temmuz 2020 tarihinde kabul edilen 7253 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5651 sayılı Kanun’da bir dizi değişiklikler meydana gelmiştir.

 

2.1. 7253 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kapsamında Yapılan Değişiklikler[6]

 

ı- Kanunun 1. maddesinde; yeni bir aktör olarak “Sosyal Ağ Sağlayıcısı” kavramı getirilmiştir. Sosyal Ağ Sağlayıcısı “Sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişileri” olarak tanımlanmıştır.

 

ıı- Kanunun 2. maddesinde; Kanun kapsamında verilen idari para cezalarını, muhatabın yurt dışında bulunması halinde, Kurum tarafından 5651 sayılı Kanunun 3. Maddesinin 3. fıkrasındaki usule göre bildirileceğini ve bu bildirimin yapıldığı 5. günün sonunda tebligat yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca bu bildirimin de 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na göre yapılan tebligat hükmünde olacağı hüküm altına alınmıştır.

 

          ııı- Kanunun 3. maddesinde ; Yer sagˆlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya bu Kanundaki yu¨ku¨mlu¨lu¨klerini yerine getirmeyen yer sagˆlayıcı hakkında verilecek idari para cezası, “yüz bin Türk lirasından bir milyon Türk lirası” olarak değiştirilmiştir.

 

          ıv- Kanunun 4. maddesinde ; Kanunun 8. maddesinde düzenlenen “Erişimin Engellenmesine” yanına bir de “içeriğin çıkartılması” ibaresi eklenerek, madde başlığı ve madde içeriği tamamı ile “ic¸erigˆin c¸ıkarılmasına ve/veya eris¸imin engellenmesine” şeklinde değiştirilmiştir.

 

          v- Kanunun 5. Maddesinde ; Kanunun 9. maddesinin 1,3,5,8,9 fıkralarında yer alan “içeriğe erişimin engellenmesini” ibaresine ek olmak üzere “içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini” ibaresi olarak değiştirilmiştir. Ayrıca maddeye 10. Fıkra olarak“(10) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesi durumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir.” ekleme yapılmıştır.

 

          vı- Kanunun 6. Ve 7. maddelerinde ise ;  5651 sayılı Kanuna “EK MADDE 4”  ile “EK MADDE 5” eklenmiştir. Eklenen bu maddelere bakıldığında, sosyal ağ sağlayıcılarına birtakım sorumluluk ve yükümlülükler ile yaptırımlar düzenlenmiştir. Bu yükümlülükler ve yaptırımlar; günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya, tebligat, bildirim, taleplerin yapılabilmesi ve kanundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmesi için Türkiye’de bulunacak ve kimlik bilgileri gerek Kurumda, gerekse internet sitesinde yer alacak en az bir temsilci ataması zorunluğu getirilmiş, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen Sosyal Ağ Sağlayıcısına Kurum tarafından yükümlülüğün yerine getirilmesi için bildirimde bulunulacağı, 30 gün içerisinde yerine getirilmemesi halinde on milyon Türk Lirası idari para cezası verileceği, bu idari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde halen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, bu kez otuz milyon Türk Lirası idari para cezası verileceği, ikinci kez verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren yine 30 gün süre verilerek, yükümlülüğünü yine yerine getirmemesi halinde, Türkiye’de bulunan gerçek ve tüzel kişilerin sosyal ağ sağlayıcılarına yeni reklam vermesi yasaklanacak, reklam yasağının verildiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde temsilci bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarının, internet trafiği bant genişliğinin yüzde elli oranında daraltılması için Başkan tarafından Sulh Ceza Hâkimliğine başvurulabilecektir. Hâkim kararının uygulanmasından itibaren otuz gün içinde söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde Başkan, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranına kadar daraltılması için yine Sulh Ceza Hâkimliğine başvurabilecektir. Sosyal ağ sağlayıcısına, 9. ve 9/A maddeleri kapsamındaki içeriklere yönelik olarak kişiler tarafından yapılacak başvurulara, başvurudan itibaren en geç kırk sekiz saat içinde olumlu ya da gerekçeli olarak olumsuz cevap verme yükümlülüğü getirilmiştir. Sosyal ağ sağlayıcısına, kendisine bildirilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına ve üçüncü fıkra kapsamındaki başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren raporları 6 aylık dönemlerde Kuruma bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. İlk raporlamanın ise Haziran 2021 döneminde yapılacağı Kanunda hüküm altın alınmıştır. Ayrıca sosyal ağ sağlayıcısına, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma yönünde gerekli tedbirleri alması yönünde de birtakım yükümlülükler getirilmiştir.

 

          vıı- Kanunun 8. ve 9. maddelerinde de yürürlük hükümleri düzenlenmiştir.

 

3.    KANUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN TEMEL HAK VEÖZGÜLÜKLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

5651 sayılı Kanunda yapılan değişikliklere bakıldığında, iki önemli ana değişikliğin varlığından bahsedilebilir. Bunlardan ilki “içeriğin çıkartılması” bir başka deyişle unutulma hakkının farklı bir görünümle ortaya çıkması, diğeri ise sosyal ağ sağlayıcısı kavramı ile ona getirilen yükümlülükler ve yaptırımlardır.

 

Haber kaynaklarının taraflı olması sebebi ile ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler, haberler; bu haberler ve gelişmeler ışığında kişilerin düşünceleri ve eleştirileri tüm çıplaklığı ile sosyal medya platformları üzerinden yayımlanmaktadır. Özellikle son yıllarda sosyal medya kullanıcıları tarafından, asıl haber kaynağı olarak Twitter, İnstagram gibi platformlar üzerinden bilgi akışı sağlanmaktadır. Fakat, 5651 sayılı Kanunun sağladığı birtakım sansürlemeler, fişlenmeler ve erişimin engellenmesi kararları ile bu platformlar üzerinde de bireyler fikir ve düşüncelerini dile getirme konusunda kısıtlanmıştır. Ülkemizde, diğer ülkelere göre, internetin özgürce kullanımı oldukça güçtür. İnternet ile ilgili yapılan yasal düzenlemeler ise, internetin özgür ruhunu tamamen yitirmesine sebebiyet vermektedir. Toplumun tümünü ilgilendiren haberler ve kaynakları, bireylerin düşünceleri ile eleştirilerini özgürce dile getirdiği platformlar ya Mahkeme Kararları ile ya da Başkanın erişimi engelleme görevi ile sansürlenebilmektedir. İnternetin özgürce kullanılmamasından dolayı, bireyler eleştirileri ya da düşünceleri nedeni ile cezai bir yaptırıma maruz kalmamak için kendilerine oto sansür uygulayarak, fikirlerini dile getirmekten kaçınmaktadır. Bu durum da, kişilerin temel hak ve hürriyetleri olan, ifade özgürlüğüne, haber alma – verme özgürlüğüne, bilgi edinme hakkını kuşkusuz olarak ihlal etmektedir. 5651 sayılı Kanunda yapılan değişiklikleri ve hangi temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği bakımından inceleyecek olursak;   

 

İçeriğin çıkartılmasını isteme hakkı bir bakımdan unutulma hakkı ile ilgilidir. Bireyin içeriğin çıkartılmasını talep etme ya da toplum nezdinde unutulması isteme hakkı ile ilgili olarak, bireyin geçmişinde yaşamış olduğu kötü anıları, düşünceleri, eğilimleri bir süre sonra güncelliğini ve gerçekliğini kaybetmiş olsa dahi dijital ortamlarda yaşamaya devam edeceği ve yok edilmesinin de kolay olmadığı açıkça ortadadır. Bireyin geçmişte iradesi ile ya da iradesi dışında yaşadığı olumsuz yaşantısını, bir zamanlar doğrusu kabul ettiği düşüncesini, yaşam tarzını ya da yönelimini değiştirdiğinde, artık geride onlarla kalmak istemediğinde, başkalarının da bunu bilmesini istememesi en tabii hakkıdır. Bu durumda birey ile ilgili içeriğin kaldırılmasını istemesi, unutulmak/ hatırlanmamak istemesi, geçmişi silmek; bireyin şerefine, toplum baskısına maruz kalmamasına, ekonomik özgürlüğüne, kişilik hakkına, aile yaşantısına, psikolojisine müspet faydası olacak ise, bireyin bu hakkını kullanmasın da bir sakınca yoktur. Eğer ki bu hakkın kullanılması ile toplumun geneli için çatışan haklar var ise, burada toplumun faydası esas alınması gerekmektedir. Kamunun haber alma hakkı, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü hakkı ve benzeri hakların çatışması durumunda, bireyin mi kamunun mu menfaati arasında adil bir denge kurularak, menfaat ölçütünde hangisi ağır basıyorsa onun menfaati korunmalıdır. İçeriğin kaldırılmasını haksız ve yersiz olarak talep edilmesi halinde ve bu talebin kabul edilmesi ile ; toplumdaki bireylerin haber alma-verme haklarının , ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün zarar göreceği tartışılmasızdır.

 

Sosyal ağ sağlayıcısı kavramı ile ona getirilen yükümlülükler ve yaptırımlara bakıldığında ise, günümüzde tüm haber alma – verme trafiğinin sosyal medya platformları üzerinde döndüğü düşünülecek olursa, uygulanacak idari yaptırımlar, yine ifade özgürlüğü ve haber alma – verme haklarının ihlali açısından kuşkusuz korkunçtur.

 

Son zamanlarda, sosyal medyalarda kişilerin yaptığı yorumların birçoğu sahte hesaplardan yapıldığı düşünüldüğünde, sosyal ağ sağlayıcısının Türkiye’de temsilci bulundurması halinde, resmi makamlardan gelecek kullanıcı tespit ve hesaplara erişim engelleme taleplerine yetişmeleri neredeyse mümkün olmayacaktır. Esasen son yıllarda devlet politikaları oluşturulurken, sosyal medyada trend olan konular üzerinden ilerlendiği de göz önüne alındığında, halkın sesini duyurmaya çalıştığı platformlar yok olacaktır. Sosyal ağ sağlayıcılarının temsilci bulundurmaması halinde, sosyal medyalar kullanılamaz hale gelecek ve demokratik devlet anlayışı ile yönetildiğimizi iddia edenler, bilgiye erişimi kısıtlayarak, bir kez daha demokratik yönetim anlayışımızdan taviz vereceğimiz kaçınılmaz olacaktır. Ayrı sosyal ağ sağlayıcılarının bu koşulları kabul etmesi halinde, Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini yurt dışına çıkaramayacak ve bu durum da BTK, Emniyet ve yargı merciilerinin kişilerin bilgilerine ulaşmasını kolaylaştıracak. Bunun sonucunda da daha fazla kişi ifade özgürlüğü kapsamındaki yorum ve eleştirilerinden dolayı daha fazla soruşturulacak, yargılanacak veya cezalandırılacak. Bu durum ise kişileri daha fazla tedirgin hale getirerek, oto sansür yapmayı zorunlu kılacaktır. Deyim yerinde ise “aba altından sopa gösterilecek” ve Türkiye’de ciddi bir korku iklimi oluşturulacaktır. Bu düzenleme ile keyfi olarak yine ifade özgürlüğü, bilgi edinme hakkı ve haber alma ve verme hakları kuşkusuz ihlal edilecektir.

 

4.    SONUÇ

 

Ülkemizde özellikle son yıllarda, haber kaynaklarının taraflı olması sebebi ile yaşanan gelişmeler, haberler; bu haberler ve gelişmeler ışığında kişilerin düşünceleri ve eleştirileri tüm çıplaklığı ile sosyal medya platformları üzerinden yayımlanmaktadır. Sosyal medya, kitlesel gücü ve zaman, mekan kısıtlaması olmaması sayesinde, milyonlarca insanı bir araya getirerek, toplumsal konularda haber alma – verme açısından oldukça önemli bir yer edinmiştir. Özellikle son yıllarda sosyal medya kullanıcıları tarafından, asıl haber kaynağı olarak Twitter, İnstagram vb. platformlar üzerinden bilgi akışı sağlanmaktadır. Nitekim büyük ses getiren olaylarda, örneğin kadına şiddetin önlenmesi ve haklarının korunması, çocuklara yapılan istismarların önlenmesi, hayvan haklarının korunması, sosyal yardımlaşmalar vb. konuların yanında bir de kişilere kariyer fırsatları, kendi markalarını yaratma konusunda, kabiliyetlerini sergileyebilme, iletişim ve organizasyon maliyetlerini düşürmesi, fikirlerin hızlıca yayılması açısından sosyal medyanın işlevselliği ve öneme büyüktür.   

 

5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler ile sosyal ağ sağlayıcılarının temsilci ataması ya da atamaması durumunda da, internetin özgürlüğüne gölge düşeceği, korku ikliminin ve otoriter devlet yapısının daha da çok artacağı açıkça ortadadır. İnternetin özgürce kullanılmamasından dolayı, bireyler eleştirileri ya da düşünceleri nedeni ile cezai bir yaptırıma maruz kalmamak için kendilerine oto sansür uygulayarak, fikirlerini dile getirmekten kaçınacaktır.  Bu durum da, kişilerin temel hak ve hürriyetleri olan, ifade özgürlüğüne, haber alma – verme özgürlüğüne, bilgi edinme hakkını kuşkusuz olarak ihlal edecektir.

 

5.    KAYNAKÇA

 

1-   http://www.internetarsivi.metu.edu.tr/tarihce.php (E.T.:10.12.2020)

2-   Kaya, Mehmet Bedii, İnternet Hukuku

3-   https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/05/20070523-1.htm  (E.T.:11/12/2020)

4-   Canata, Fatih, 5651 Sayılı Kanun Kapsamında I·nternet Du¨zenlemeleri ve Du¨s¸u¨nce-I·fade O¨zgu¨rlu¨gˆu¨ U¨zerine Bir Degˆerlendirme, https://core.ac.uk/download/pdf/290490817.pdf (E.T.:11/12/2020)

5-   https://tr.wikipedia.org/wiki/İnternet_Ortamında_Yapılan_Yayınların_Düzenlenmesi_ve_Bu_Yayınlar_Yoluyla_İşlenen_Suçlarla_Mücadele_Edilmesi_Hakkında_Kanun , Temmuz 2020 Değişiklileri (E.T.:11/12/2020)

6-   https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/07/20200731-1.htm (E.T.:11/12/2020)

 

 

 

Demirkılıç Hukuk

Av. Beyza Çolakoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[2] Kaya, Mehmet Bedii, İnternet Hukuku, s. 19

[4] Canata, Fatih, 5651 Sayılı Kanun Kapsamında I·nternet Du¨zenlemeleri ve Du¨s¸u¨nce-I·fade O¨zgu¨rlu¨gˆu¨ U¨zerine Bir Degˆerlendirme, https://core.ac.uk/download/pdf/290490817.pdf (E.T.:11/12/2020)