25 Eylül

Sermaye Piyasası Araçlarının Kaydileştirilmesi

GİRİŞ

Sermaye piyasası araçları piyasaya, ilk olarak fiziki olarak basılı senetler halinde girmiştir. Uzun yıllar boyunca bu senetler fiziki imkânlarla saklanmış, değişimleri, borçlanmaları, alacak ilişkileri gibi tüm işlemleri fiziki olarak yapılmıştır. Bu yöntem, piyasaların hacminin büyümesi, piyasadaki senet miktarının git gide artması gibi sebeplerden dolayı zor, masraflı ve düşük korumalı bir sistem halini almıştır. Bu sebeplerden dolayı sermaye piyasası araçlarının kaydileştirilmesi sistemi oluşturulmuş, artık sermaye piyasası araçları fiziki (Senet) olarak değil, bir kayıt kuruluşu altında, elektronik ortamda tutulmaya başlanmıştır. Bu nedenle Merkezi Kayıt Kuruluşu oluşturulmuş, fiziki olmayan tüm sermaye piyasası araçları bu kuruluşta saklanmaya başlanmıştır.

1- SERMAYE PİYASASI ARAÇLARININ KAYDİLEŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR

A- SERMAYE PİYASASI ARACI

Sermaye piyasası aracı kavram olarak, 3794 sayılı Sermaye Piyasasında yapılan değişiklik ile 2499 sayılı eSerPk’da yapılan değişiklikle Türk Hukuk sistemine girmiştir[1]. Yapılan bu değişiklik ile sermaye piyasası aracı, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları kavramları ortaya çıkarılmıştır. 6362 sayılı kanunun 3/1.maddesine göre; sermaye piyasası araçları, menkul kıymetler ve türev araçları ile yatırım sözleşmeleri de dâhil olmak üzere, kurulca bu kapsamda olduğu belirtilen, diğer sermaye piyasası araçları olarak tanımlanmıştır[2]. Kanunun bu tanımından hareketle, sermaye piyasası araçlarını menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçları olarak iki başlık altında inceleyebiliriz.

1- MENKUL KIYMETLER

Menkul kıymetler kavramı, ilk kez 1929 yılında mülga Menkul Kıymetler ve Kambiyo Borsası Kanunu ile Türk Hukuk sistemine girmiştir. 1981 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 2499 Sayılı Kanunda da kimi hükümlerde menkul kıymetler kavramına yer verilmişti. Buna karşın Türk Ticaret Kanununda menkul kıymetlere ilişkin hükümler yer almaktadır, fakat menkul kıymetlerin tanımı bulunmamaktadır. 6762 sayılı TK.’da menkul kıymet kavramına hiç rastlanmamaktadır.

Bunlarla birlikte Borçlar Kanunda da menkul kıymetlerle alakalı bir tanım mevcut değildir. Kanuni olarak düzenlenmemiş menkul kıymetler tanımı, SPK tarafından çıkarılan tebliğler ile düzenlenmeye çalışılmıştır.

 Kanunda açıkça tanımı yapılmamış menkul kıymetler kavramının  tanımını yapmak gereklidir.  Para piyasalarında işlem görmeyen veya para piyasalarına hizmet etmeyen, buna karşılık yatırımcı olarak kullanılan ve sermaye piyasasının oluşmasını sağlayan, sermaye ihtiyacı olanlar tarafından, tasarruf sahiplerinin gelir elde etmesi amacıyla, satın almaları için ihraç edilen ve şartları SPK tarafından belirlenen sermaye piyasası araçlarına menkul kıymetler denir[3].

            SerPK menkul kıymetlerin özellikleri sekiz başlık altında toplanmıştır. Bunlar, ortaklık veya alacaklılık sağlamak, belirli bir meblağı temsil etme, yatırım aracı olarak kullanma, dönemsel gelir getirme, misli nitelikte olma, seri halinde çıkarılma, ibareleri aynı olma ve kıymetli evrak özelliği taşımasıdır. Kaydileştirme ve kaydi sistem açısından menkul kıymetlerin misli nitelikte olma ve kıymetli evrak niteliği taşıması halleri incelenecektir.

1.1. MİSLİ NİTELİKTE OLMASI

Sermaye piyasası aracının, menkul kıymet niteliği taşıması için misli nitelikte olması gerekir. Misli nitelik, sayı, uzunluk, tartı veya başkaca bir ölçü hesabına göre belirlenebilmesi ve birbirinin yerine geçebilen değer anlamını taşımaktadır. SerPK’na göre menkul kıymetler misli nitelik özelliğini taşımaktadır.  Sermaye piyasası araçlarının, menkul kıymetlerin yerine geçebilir özelliğe sahip olabilmesi için, aynı ihraççı tarafından, aynı hukuki temele dayandırılarak, seri halde çıkartılmış olması gerekir. Örneğin, aynı şirket tarafından ihraç edilen, aynı tür ve özelliklere sahip olan ve sahibine aynı hakları veren hisse senetleri, misli özellik taşır ve birbirinin yerine geçebilir. Menkul kıymetlerin misli özellik taşımaları ile borsada işlem görmeleri, saklanmaları ve el değiştirmeleri kolaylaşmıştır. Menkul kıymetler toplu olarak saklanabilmekte ve bu senetlere ilişkin işlemler için kaydı sistem kullanılabilmektedir[4].

 

 

1.2 . KIYMETLİ EVRAK NİTELİĞİ TAŞIMASI

6762 sayılı Eski Ticaret Kanunu’nun 557m., 6102 sayılı Yeni Ticaret Kanunun 645m.de yer alan hüküm gereği, hukuken geçerli kıymetli evrakta üç asgari unsur bulunmalıdır.

Bu şartlar, Senedin (yani yazılı olarak bir belgenin varlığı), devredilebilir nitelikte olması ve son olarak hak ile senedin birbirine bağlanmış olmasıdır. Bunların dışında her kıymetli evrakın türü için, o kıymetli evrakın türüne göre farklı unsurların varlığı gerekebilir. Menkul kıymetler de SerPk’a göre kıymetli evrak özelliği taşımaktadır[5].  

2- DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI

Menkul kıymetler dışında kalan sermaye piyasası araçları, diğer sermaye piyasası araçları kapsamında kalır[6]. Diğer sermaye piyasası araçlarının tanımı  açıkça kanunda yer almamaktadır. SerPK 3m/1/ş bendi uyarınca, ‘Diğer sermaye piyasası araçları, menkul kıymetler dışında kalan ve şartları kurulca belirlenen evraktır’ şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan çıkan sonuç, diğer sermaye piyasası araçları, sermaye piyasası aracı olan ancak menkul kıymet tanımına girmeyen, özellikle SPK tarafından belirlenen ve kanunda yer alan istisnai senetler dışındaki sermaye piyasası araçlarıdır. Bu senet türleri kanunda düzenlenmediği için, kıymetli evrak niteliğinde olma zorunluluğu yoktur. Senet niteliğinde olmak zorunda da değildir. Diğer sermaye piyasası araçları kapsamına giren değerlerin her biri, özelliklerine göre ayrı ayrı SPK tarafından belirlenir. Mevzuatta şu aşamada düzenlenmiş  diğer sermaye piyasası araçlarına ilişkin bir örnek yer almamaktadır. Bu kavramın ortaya çıkarılmasındaki asıl amaç, yeni oluşturulan veya ileride ortaya çıkabilecek diğer sermaye piyasası araçlarının kapsam dışında kalmamasıdır. Düzenleme niteliği itibariye kapsayıcı bir torba kavram niteliğindedir. Doktrinde vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri diğer sermaye piyasası araçlarından kabul edilmektedir[7]. Bu işlemler sermaye piyasası araçlarından olmakla birlikte, menkul kıymet özelliği taşımamaktadır[8].  

B- KAYDİ SİSTEM

Kaydi sistem; hisse senedi, yatırım fonu, katılma belgesi gibi sermaye piyasası araçlarının, MKK tarafından elektronik ortamda tutulduğu, ihraççılar, aracı kuruluşlar ve hak sahipleri tarafından takip edilen bir kavramdır. Kaydi sistemin özünde, sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak basılması yerine MKK tarafından elektronik ortamda takip edilebilmesi yatmaktadır[9].

eSerPK’na 1999 yılında ‘Sermaye Piyasası Araçlarının Kaydileştirilmesi’ başlıklı 10/A maddesinin eklenmesi ile birlikte sermaye piyasası araçları bakımından kaydileştirme sistemi başlamıştır. SPK Seri: IV No: 28 sayılı Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulması Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ ile kaydi sermaye piyasası araçları ve bunlara ilişkin hakların MKK tarafından kayden izlenmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. SerPK 13.maddeye göre, MKK tarafından tutulan kayıtlara, doğrudan erişme hakkına sahip olacak kişiler ve kuruluşlar, MKK’nın üyelerini oluşturmaktadır. MKK yönetmeliği 11.maddeye göre, ihraççı, aracı kuruluş, yetkili takas ve saklama kuruluşları tarafından belirlenen diğer kuruluşlar, MKK’nın üyelerini oluşturmaktadır[10].

 MKK, (Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yukarıdaki tanıma göre) kaydileştirilmesine karar verilmiş olan sermaye piyasası araçlarının kaydının tutulduğu bir izleme (saklama) kuruluşudur[11]. Türkiye sermaye piyasası araçları için hak sahibi nezdinde tam kaydileştirme modeli uygulanmaktadır( Bu model çalışmamızda yer alacaktır) [12].

II-  KAYDİ SİSTEMİN TARİHSEL GELİŞİMİ

            Kaydi sistemin en önemli özelliklerinden birisi merkezi bir saklama sistemi olmasıdır.

A- MERKEZİ SAKLAMA

Merkezi saklama sistemi, sermaye piyasası araçlarının, merkeze bağlı bir sistem dâhilinde, yetkilendirilmiş bir ya da birkaç saklama kuruluşu tarafından, fiziki olarak ya da elektronik ortamda, kaydi sisteme tabi olarak saklanmasıdır. Sermaye piyasası araçlarının merkezi olarak saklanması, sermaye piyasasının temel unsurlarındandır. Merkezi saklama, sermaye piyasası araçlarının gerekirse sigorta edilebilmesini ve bununla birlikte risklere karşı koruma sağlanmasını, işlemlerin izlenebilmesini, tahsilatların kolayca yapılmasını, hızlı ve güvenli bir şekilde işlemlerin yapılabilmesini sağlamaktadır[13].

1-MERKEZİ SAKLAMA KURULUŞLARI

Sermaye piyasası araçlarının korunması, saklanması, devri, ödeme emri gönderilmesi, vekaleten oy kullanılması, temettü ve faiz gelirlerinin tahsil edilmesi gibi işlemleri güvenilir ve hızlı şekilde gerçekleştirilebilmesi ve tüm bu gibi hukuki işlemlerin idari bir merkezden kontrol altında tutulması faaliyetlerini gösteren kuruluşlara, merkezi saklama kuruluşları denir[14].

Merkezi saklama kuruluşları, sermaye piyasasında faaliyet gösteren özel sektör kurumları tarafından kurulabileceği gibi doğrudan kamu kurumu olarak ya da bir kısmı kamu kurumu, bir kısmı özel kurum statüsünde de kurulabilir. Merkezi saklama kuruluşlarının oluşturulmasında iki neden yer almaktadır. Bunlardan ilki, sermaye piyasasının genişlemesine ve derinleşmesine paralel olarak günün ihtiyaçları, bir diğer sebebi ise globalleşen ticaretin sonucu, sermaye piyasası araçlarına ilişkin birbirinden farklı uygulamaları tek çatı altında toplanmasıdır[15].

2- MERKEZİ SAKLAMADA SAHİPLİK SİSTEMİ

Merkezi saklama sisteminde, sermaye piyasası aracını piyasaya arz eden ihraççı ile bu sermaye piyasası aracını satın alan yatırımcılar arasındaki mülkiyet ilişkisine göre iki farklı sahiplik sistemi ortaya çıkmıştır. Bunlar, doğrudan sahiplik sistemi ve dolaylı sahiplik sistemidir.

2.1- DOĞRUDAN SAHİPLİK SİSTEMİ

Sermaye piyasası araçlarını piyasaya sunan ihraççılar ile sermaye piyasası araçlarını satın alan yatırımcıların, aracısız olarak hukuki ilişki içinde olduğu sisteme doğrudan sahiplik sistemi denir. Bu sistemde, sermaye piyasası araçlarının malikleri, ihraççı kayıtlarında ismen yer alır. Doğrudan sahiplik sisteminde, sermaye piyasası araçlarında yapılacak hukuki işlemlerin, fiziken senetler üzerine kaydedilerek veya fiziki senedin el değiştirmesi ile yapılması esastır. Bu işlemlerin fiziki senetler aracılığı ile yapılması ve ihraççıların kayıtlarının değiştirilmesi zorunluluğu bazı dezavantajlar ortaya çıkarmaktadır. İşlemler, fiziken senet üzerinde yapıldığı için daha çok işgücü ve zaman gerektirmektedir. Ayrıca işlemlerin bu şekilde yapılması bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. İşlemlerin yapılması esnasında, saklandığı yerden alınan fiziki senet her zaman kaybolma, sahtesinin basılması, çalınma gibi riskler ile karşı karşıyadır.

Ortaya çıkan bu gibi dezavantajlar, yatırımcının sermaye piyasası araçlarına olan ilgisini azaltmaktadır. Ortaya çıkan bu sorunları çözmek ve doğrudan sahiplik sisteminin risk ve dezavantajlarını ortadan kaldırabilmek için yeni bir sistem geliştirilmiştir[16].

2.2- DOLAYLI SAHİPLİK SİSTEMİ

Sermaye piyasası araçlarını piyasaya sunan ihraççılar ile bu sermaye piyasası araçlarını satın alan yatırımcıların, çeşitli aracılar vasıtasıyla ihraççı ile ilişki kurduğu sisteme dolaylı sahiplik sistemi denir. Bu sistem gereği ihraççı kayıtlarında, sermaye piyasası araçlarının yatırımcıları, ismen yer almamaktadır. Dolaylı sahiplik sisteminde, yatırımcının sermaye piyasası araçları, birbiri ile hiyerarşik yapıdaki bir ya da birden fazla aracı vasıtası ile kademeli olarak tutulmaktadır. Bu aracı, bir ya da birden fazla aracı kuruluş olabilir. Dolaylı sahiplik sisteminde, ihraççının kayıtlarında sermaye piyasası aracının maliki olarak görünen yatırımcı değil, hiyerarşik yapının en üst kademesinde bulunan aracıdır. Bunlar genelde en üst kademede, ulusal ya da uluslararası bir merkezi saklama kuruluşudur. Örneğin, aracı kurum, saklama bankası ve merkezi saklama kuruluşunun olduğu hiyerarşik bir yapıda, ihraççının kayıtlarında sermaye piyasası araçlarının maliki olarak merkezi saklama kuruluşu görülecektir. Dolayısı ile sermaye piyasası araçlarının gerçek malikleri, aracı kurumun kayıtlarına bakılarak tespit edilecektir [17].

2.3- KARMA SAHİPLİK SİSTEMİ

Merkezi sahiplik sisteminin temelini oluşturan, doğrudan ve dolaylı sahiplik sisteminin çeşitli avantajlarının birleştirerek, dezavantajları ve problemleri ortadan kaldırmak ya da en aza indirmek amacı ile iki sistemin çeşitli özelliklerinin birleştirilmesi ile karma sahiplik sistemi oluşturulmuştur. Dolaylı sahiplik sisteminde, yatırımcı hesapları açısından aracı kuruluşların yerine getirdiği saklama hizmeti, karma sahiplik sisteminde hesap yöneticisi tarafından yerine getirilmektedir. Hesap yöneticisi, yatırımcının tüm sahip olduğu sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak merkezi saklama kuruluşuna bilgileri gönderir ve ondan gelecek mesajlar ile bizzat ilgilenir. Yani, ihraççı ile yatırımcılar arasındaki aracıların ödeme güçlüğüne düşmesi ya da iflas etmesi halinde ortaya çıkabilecek riskler, dolaylı sahiplik sistemine göre azalmaktadır[18].

3- MERKEZİ SAKLAMA YÖNTEMLERİ

Teknolojideki gelişmeler ile birlikte sermaye piyasası araçlarının bu gelişmelerden etkilenmesi sonucu, sermaye piyasası araçlarının merkezi saklanmasında üç ayrı sistem ortaya çıkmıştır. Bunlarda ilki, aynen saklamadır. Sermaye piyasası araçlarının türleri, kupür bilgileri, maliklerin kimlik bilgileri ve hakları gibi özellikleri ile saklanan sisteme aynen saklama sistemi denir. Diğer bir ifade ile saklanmak üzere verilen sermaye piyasası aracının mislen iadesi mümkün değildir. Saklamak üzere verilen sermaye piyasası aracı ile saklama sözleşmesi neticesinde geri alınan sermaye piyasası aracı, birebir aynı olmak zorundadır. İkinci olarak da, sermaye piyasası araçlarının tür ve özellikleri ile sahibine verdiği haklar açısından belirli kategorilere göre sınıflandırılarak, bir arada saklandıkları sistem merkezi saklama yöntemidir. Sahibine verdiği hak ile tür ve özellikleri aynı olan sermaye piyasası araçları merkezi saklama kuruluşunda aynı havuzda bulunurlar ve misli nitelik kazanırlar. Üçüncü olarak, müşteri kod numarasına göre saklama sistemi mevcuttur. Merkezi saklama kuruluşu tarafından sermaye piyasası araçlarını saklatan her bir kişiye bir kod numarasının verildiği ve sermaye piyasası araçlarının bu kod numarası ile müşteri bazında saklandığı sisteme, müşteri kod numarasına göre saklama sistemi denir.[19]

B-KAYDİ SİSTEME GEÇİŞ SÜRECİ

Senet Basımının Mümkün Olmadığı Ancak Halen Basılı Olanların belirli Süre Sonuna Kadar İmha edilmeden Muhafazasının Mümkün Olduğu Süreç; eSPKn’nun Geçici 6’ıncı maddesinin 2’nci fıkrasında: “Kurulca Kanunun 10/A maddesine göre kaydı tutulması kararlaştırılan ve Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ya da geçici 6’ncı maddenin 1’inci fıkrası uyarınca bastırılan sermaye piyasası araçlarının 10/A maddesinin yürürlüğe girmesini izleyen altıncı yılın sonuna kadar (31.12.2007) ihraçcı kuruluşlara, bunların yetkili kıldığı aracı kuruluşlara veya sermaye piyasası araçlarının kaydını tutacak Merkezi Kayıt Kuruluşuna teslim edilmesi zorunludur.”  şeklinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu kaydileştirilmesine karar verilmiş sermaye piyasası araçlarını temsilen, 31.12.2004 tarihinden sonra senet basımını yasaklamakta ancak bunların iptal ve imhasının sağlanabilmesi için teslim edilmeleri için belirli bir süre tanımalıdır. eSPKn’nun Geçici 6’ncı maddesinin 3’üncü fıkrası: “Bu suretle teslim alınan senetler, Kurulca belirlenecek esaslar çerçevesinde Merkezi Kayıt Kuruluşunda toplanarak, iptal ve imha edilecek, araçların temsil ettiği haklar Kanun hükümlerine göre Merkezi Kayıt Kuruluşunda kaydedilecektir. Belirlenen sürenin sonuna kadar teslim edilmeyen fiziken basılı sermaye piyasası araçları, bu tarihten sonra borsada işlem göremeyecek, aracı kurumlarca alım satımına aracılık edilemeyecek MKK katılma belgelerinin geri alımı yapılamayacaktır. Bu senetlere bağlı malî haklar, Merkezi Kayıt Kuruluşunda kayden izlenecek ve senetlerini ikinci fıkradaki esaslara göre teslim etmeleri halinde hak sahiplerinin hesaplarına aktarılacaktır; yönetime ilişkin haklar ise Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kullanılacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu durumda, fiziken basılı olan ve MKK’ya 31.12.2007 tarihine kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları üzerindeki yönetimsel hakların MKK tarafından kullanılabileceği düzenlenmiştir.

Sayıları milyonları bulan sermaye piyasası araçlarının saklanması için yapılan çalışmalar sonucu, ihtiyaçları karşılayan, ortaya çıkacak ve çıkmış problemleri önleyen, çözebilen, son yöntem olarak kaydileştirme sistemi geliştirilmiştir. Kaydileştirme sisteminden önce sermaye piyasası araçlarını saklamak için farklı yöntemler kullanılmıştır. Bunlar, kapalı saklama, açık saklama, münferit saklama, toplu saklama yöntemleridir[20].

1- KAPALI SAKLAMA SİSTEMİ

Sermaye piyasası araçlarının, kapalı bir kutu, zarf, torba gibi bir muhafazanın içinde saklanmak üzere, saklama kuruluşuna tevdi edildiği hale, kapalı saklama sistemi denir. Bu sistemin özünde, saklama kuruluşu tam olarak ne sakladığını bilmemektedir. Bunu sebebi sermaye piyasası aracının kapalı şekilde muhafaza edilerek, tevdi makamına sunulmasıdır. Dolayısıyla tevdi makamının görevi, kendisine teslim edilen kapalı aracı saklamaktır. Bu sistemdeki asıl amaç, sermaye piyasası aracının kapalı bir şekilde dış etkenlerden korunmasından ibarettir. Tevdi makamı, kendisine teslim edilen aracı hırsızlık, kaybolma, yıpranma, çalınma gibi etkenlerden korur. Bu modelin özünde, sermaye piyasası aracının idaresi gibi bir durum söz konusu değildir. Saklama kuruluşu, sakladığı şeyin tam olarak ne olduğunu bile bilmemektedir. Saklanan sermaye piyasası araçlarının mülkiyeti tamamen yatırımcıya aittir. Yatırımcı ve saklama kuruluşu arasında yapılan sözleşmenin hukuki niteliği aslında bir vedia sözleşmesidir. Saklayan, sakladığı sermaye piyasası aracını kullanma hakkına sahip olmadığı için, adi vedia akdi hükümlerine tabidir[21].

2- AÇIK SAKLAMA SİSTEMİ

Sermaye piyasası araçlarının, tüm hukuki özellikleri ile aleni şekilde saklama kuruluşuna tevdi edildiği hale, açık saklama sistemi denir. Sermaye piyasası aracı, dış etkenlerden korunduğu gibi ayrıca saklama kuruluşu tarafından idaresi de sağlanmaktadır. Bu sistemin temelinde, saklama kuruluşu açık olarak kendisine teslim edilen sermaye piyasası aracını, yatırımcı adına takip edebilir, yatırımcının izni ile haklarının tümünü ya da bir kısmını saklama kuruluşuna kullanmak üzere tahsis edebilir. Açık saklama sistemi uygulamada ilk önce münferit saklama sistemi olarak kullanılmaya başlamıştır. Daha sonra günün gelişen ihtiyaçlarına cevap verememesi nedeniyle toplu saklama halini almıştır[22].

3- MÜNFERİT SAKLAMA SİSTEMİ

Sermaye piyasası araçlarını sınıflandırarak türüne, özelliklerine, hamilinin ismine göre, ayrı ayrı saklandığı sistemdir. Bu sistemde, sermaye piyasası aracı malikinin adına varsa seri ve tertip numaralarıyla birlikte, aynı özellikte olsa bile, diğerlerine karıştırmadan saklanır. Bu sermaye piyasası aracına ait olan kar payları ve faiz gibi haklar da ayrı bir şekilde saklanmaktadır.

Sermaye piyasası aracının maliki saklatan olmakla birlikte, saklatan, saklama kuruluşuna yetki verirse, saklama kuruluşu saklatan adına bazı haklarını kullanabilir. Saklanan sermaye piyasası araçlarının herhangi bir nedenle kullanılabilmesi için, saklanılan yerlerinden çıkartılması, kullanıldıktan sonra ise tekrardan yerlerine konulması gerekmektedir. Bu saklama sistemi, saklama kuruluşu açısından zor ve zahmetli yatırımcı açısından ise oldukça masraflıdır. Sermaye piyasası araçlarının, her geçen gün sayılarının ve çeşitlerinin artması sonucu sermaye piyasası araçlarının birbirinden ayrı bir şekilde saklanması hem işgücü hem de saklama işlemi için ayrılan finansal kaynakların başa çıkılmaz boyutlara ulaşması sonucu doğmuştur. İhtiyaçlara cevap vermekte zorlanan bu sistemin yerini toplu saklama yöntemi almıştır.

 

4- TOPLU SAKLAMA SİSTEMİ

Sermaye piyasası araçlarının tür ve özellikleri ile sahibine verdiği haklara göre belli kategorilere ayrıldığı ve aynı kategorideki sermaye piyasası araçlarının birlikte saklandığı sisteme toplu saklama sistemi denir. Sermaye piyasası araçlarındaki çeşitliliğin ve yatırımcı sayısının artması, bu araçların yatırımcı bazında veya sermaye piyasası araçları bazında değil, tür ve özelliklerine göre saklanması sistemi geliştirilmiştir. Bu saklama sisteminde önemli olan yatırımcı değil, saklanan sermaye piyasası aracının türü, özellikleri ve sahibine verdiği haklardır. Örneğin aynı anonim şirkete ait, sahibine aynı hakları veren, aynı tür ve özelliklerde olan, fakat farklı kişilere ait olan hisse senetleri, aynı kategori başlığı altında değerlendirilerek saklanabilmektedir[23].

III- TÜRK SERMAYE PİYASASI HUKUK’UNDA KAYDİ SİSTEME GEÇİŞ AŞAMALARI

A- GENEL OLARAK

            Türk hukukunda, kaydi sisteme geçişin ilk adımı, 1988 yılında İMKB bünyesinde saklama ve takas işlemlerinin takibi için kurulan müdürlükle atılmıştır. Kurulan bu müdürlük ile artık menkul kıymetlerin takas işlemleri, alım ve satımları, üyelerin kendi aralarında değil, bu makam tarafından gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Bu sayede artık devir ve bunun gibi hukuki işlemler bir merkezde yürütülmeye başlanmıştır[24].

            Sermaye piyasası için kaydileştirme sistemine ilk geçiş, 1999 yılında SerPK’na eklenen 10/A maddesi ile gerçekleşmiştir. Bu kanunla birlikte İMKB Takas ve Saklama A.Ş. kurulmuş ve yukarıda açıklanan Müdürlük, yetkilerini bu kurula devretmiştir[25].

Sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak basılması sistemi, İMKB Takas ve Saklama A.Ş., tarafından, İMKB bünyesinde piyasa işlemlerinin, nakit ve menkul kıymet takasını takip etmek ve sonuçlandırmak için 1992 yılında kurulmuş ve yetkilendirilmiş merkezi değiştirme ve saklama kuruluşu tarafından idare edilmekteydi. Türkiye’de 1995 öncesine kadar İMKB Takas ve Saklama A.Ş. borsada işlem gören şirketlerin halka açık pay senetlerini (Hisse Senetlerini) kasalarında fiziken immobilize sistem adı altında, üyeler için şahsen tutarken, 1994 krizi ile birlikte aracı kurumların iflas etmeleri sonucu, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) 15.12.1994 tarihli  kararıyla İMKB Takas ve Saklama A.Ş.’ye borsada işlem gören şirketlerin, halka açık pay senetleri için, yatırımcı bazında bu sistemi kurma görevi verilmiştir. İMKB Takas ve Saklama A.Ş. 1997 yılı ile birlikte yatırım bankacılığı lisansını alarak İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. (Takasbank) adını almıştır. Bu dönemde pay senetleri basılmaya devam etmiş, sermaye artırımlarında yeni pay senetleri bastırılmış ancak borsada işlem gören şirketlerin halka açık pay senetleri borsada alınıp satıldığında takasının kolaylaştırılmasını teminen immobilize sistem uygulaması çerçevesinde önce Müşteri Bazında Saklama, daha sonra Müşteri İsmine Saklama adı altında Takasbank’ta fiziken depolanması söz konusu olmuştur. Dolayısıyla pay senetleri için 28.11.2005 tarihine kadar geleneksel kıymetli evrak hukuku ve fiziki sistem hukuken varlığını devam ettirmiştir. Takasbank söz konusu görevi 28.11.2005 tarihine kadar sürdürmüştür[26].

 eSerPk’nın 10/A maddesi ile fiziki sertifika temeline dayanan klasik kıymetli evrak hukuku sistemi değiştirilerek, sermaye piyasası araçlarının elektronik ortamda MKK tarafından kayıt ve takip edilebileceği bir sistemin yasal düzenlemesi kanuna eklenmiştir ve devamında MKK kurulmuştur. 2005 yılında yatırım fonları ile kaydileştirme işlemine başlamış ve kayıt süreci devam ettirilmiştir. Bu aşamadan sonra yeni sermaye piyasası aracı ihraçları tamamen kaydi olarak yapılır hale gelmiştir[27].

Borsada işlem sonrası (post-trade) kurumlarının en önemlilerinden biri Merkezi Saklama Kuruluş’larıdır (Central Securities Depository) (CSD). Merkezi Saklama Kuruluşu bir “menkul kıymet takas sistemi” işleten (SSS-Security Settlement System) ve bununla birlikte menkul kıymetlerin ilk kaydının yapılması (ihraç) (notary service) ve menkul kıymet hesaplarının en üst seviyede merkezi olarak tutulması (central maintenance service) faaliyetlerinden en az birini yerine getiren kurumdur. “Menkul kıymet takas sistemi” ise AB‘nin 98/26 sayılı Mutabakat Kesinliği Direktifinin (Settlement Finality Directive) 2.maddesinin “i” bendinin 2.alt bendine atıfla, menkul kıymet transfer emirlerini işleyen sistem olarak tanımlanmıştır. MKK, sermaye piyasası araçlarının kayden ihracının yapıldığı, hak sahibi bazında açılan hesaplarda sermaye piyasası araçlarının kaydedildiği, bunlar üzerindeki hakların izlendiği, kayıtlarına hukuki sonuçlar bağlandığı Kanunla bu görevi üstlenmiş bir merkezi yapıdır. Hak sahibi bazında kaydileştirme sürecine 25.04.2005 tarihinde yatırım fonları katılma belgeleri ile başlanmış, 28.11.2005 tarihinde BİAŞ.’de işlem gören şirketlerin borsada işlem görsün ya da görmesin tüm hisse senetlerinin kaydileştirilmesi ile devam edilmiştir. Bu tarihten sonra BİAŞ (Eski adıyla İMKB)’de işlem gören şirketlerin sermaye artırımları, halka açılarak borsada işlem gören şirketlerin ihraçları ve şirketlerin tüm sermaye piyasası aracı ihraçları tamamen kaydi olarak yapılır hale gelmiştir.

Yani artık eski sistemde olduğu gibi, fiziki olarak sertifika basımından vazgeçilmiş, yerine tamamen elektronik ortamda kayıtlar tutulur hale gelmiştir[28].

IV- TÜRKİYE’DE KAYDİ SİSTEM VE İŞLEYİŞİ

A- TÜRKİYE’DE KAYDİ SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ

Türkiye’deki kaydi sistemin tarihi gelişim süreci, saklama sistemi ile takas sisteminin aynı çatı altında toplanması yönünde olmuştur. Yani takas sistemi ile saklama sisteminin bir çatı altında, birbiriyle uyumlu olarak yapılandırılması esas alınmıştır. Takasbank bu hukuki işlemlerin gerçekleştirilmesi için kullanılan tek kurumdu. Fakat ilk eSerPK 10/A maddesinde, daha sonra yeni yürürlüğe girmiş olan SerPK 13 maddede de açıkça görüleceği gibi, MKK ve Takasbank birbiriyle çalışır hale getirilmiştir. Takas hizmeti hala Takasbank tarafından yerine getirilirken, bununla birlikte MKK ise saklama hizmetini yerine getirmektedir[29].

MKK ile birlikte kaydi sisteme geçilmesi, fiziki olarak basılan senetlerin kaybolmasının, çalınmasının engellenmesi, fiziki basım maliyetlerinin ortadan kalkması gibi olumlu sonuçları olmuştur. Bunlarla birlikte kaydi sistem, artık hak sahibi bilgilerinin doğru ve güncel olarak tutulabilmesi, takas ve saklama işlemlerine dair her türlü işlemlerin hızlı ve güvenilir yapılabilmesini sağlamıştır[30].

Türkiye’de uygulanan Kaydi sistemin özelliklerini 5 başlık altında inceleyebiliriz[31].

 

1- MERKEZİ SAKLAMA

Sermaye piyasası araçlarının, yetkilendirilmiş bir veya birkaç saklama kuruluşu tarafından, merkezi bir yapı içerisinde, fiziki ya da elektronik ortamda saklanmasına merkezi saklama denir. Merkezi saklama fikri ilk ortaya çıktığı zamanlarda, yangın, sel, hırsızlık, sahtecilik gibi nedenlerle sermaye piyasası araçlarının kaybolmasını veya yok olmasını engellemek amacı taşımaktaydı. Fakat ekonominin zamanla büyümesi ve sermaye oranlarının çok ciddi oranlara ulaşması ile sermaye piyasası araçlarının basımı, saklanması gibi işlemlerin gerektireceği personel masrafları, zaman, emek gibi hususlarda göz önüne alınarak bu yönde merkezi saklama fikri şekil değiştirmiştir.[32]

Türkiye’de kaydi sermaye piyasası araçları tek bir merkezde (MKK) tutulmakta (SerPK M.13) ve bu sermaye piyasası araçları ile ilgili işlemler MKK bünyesinde bulundurulan hesaplarda yapılmaktadır. Dolaysıyla, MKK Türkiye’de bulunan yetkili tek kayıt ve saklama kuruluşudur. Tüm bu bilgiler ışığında Türkiye’de uygulanan kaydi sistemi tam anlamıyla bir merkezi saklama özelliğini taşıdığını söylemek mümkündür[33].

2- AÇIK SAKLAMA

MKK tarafından tek bir merkezde toplu olarak saklanan kaydi sermaye piyasa araçları, açık saklama hükümlerine göre saklanmaktadır. Saklama kuruluşu, saklanmak üzere kendisine ne tevdi edildiğini, hak sahiplerini, saklamakta olduğu sermaye piyasası aracının tüm tür ve özelliklerini bilmektedir[34]

3- KAYDİ SAKLAMA

Çalışmamızda daha önce detaylı olarak açıkladığımız kaydi saklama, MKK’nın, kaydi sermaye piyasası araçlarını bilgisayar sistemi ile elektronik ortamda tutmasıdır. Tekrara girilmemesi nedeniyle bu hususun detaylı açıklaması yapılmamakla birlikte, MKK tarafından elektronik ortamda tutulan bu kayıtların bir saklama mı yoksa sadece bir izleme mi olduğu tartışmasına yer verilecektir. Kaydi sistemin özünde senetle saklama yapılmadığı için, yani sermaye piyasası araçlarının sadece kaydı tutulduğu için, yapılan işlem bir izleme gibi de görülmektedir. eSerPK 10/A m.ve diğer fıkralarda ve 6362 sayılı kanunun 13.m fıkralarında da ‘Saklama’ dan değil, kayıtların tutulması- izlenmesinden bahsedilmektedir.

Fakat kaydi sistemle artık sermaye piyasası araçlarının fiziki bir senet üzerine basılmadan, elektronik ortamda tutulması, yapılan bu işleme saklama anlamını da yüklemektedir. Söz konusu sermaye piyasası araçları, sadece tek bir yerde elektronik olarak saklanmakta ve fiziki olarak bulunmamaktadır. MKK’nın yapmış olduğu toplu izleme ve tutma işlemi, aynı zamanda saklama anlamı da taşımaktadır[35].

Evraksız kıymetli evrak, kendi içinde çelişkili bir kavram gibi görünse bile, kaydi sistemin kanunla yürürlüğe girmesi ile birlikte, anlam kazanmıştır. Bu yönteme aynı zamanda evraksızlaştırma da denebilir[36].

            MKK’nın yapmış olduğu bu işlemin saklama işlemi olduğu da aynı zamanda Kaydileştirme Tebliği’nin 27.maddesinde ‘MKK, kaydi sermaye piyasası araçlarına ilişkin haklarla ilgili değişiklikleri, izleyen 10 yıl süreyle …. elektronik ortamda saklar’ ifadesinde de açıkça yapılan işlemin bir saklama işlemi olduğu görülmektedir.

MKK’nın yapmış olduğu kayıt sistemi, kaydi sermaye piyasası araçları için geçerlidir. Yani fiziki sermaye piyasası araçları açısından fiziki sakama işlemi, halen Takasbank tarafından yapılmaktadır[37].

4- MÜŞTERİ İSMİNE SAKLAMA

MKK tarafından kaydi, açık ve merkezi sistem esaslarına göre saklanan sermaye piyasası araçlarının bir diğer özelliği ise, müşterilerin isimleriyle saklanmasıdır. Müşteri ismiyle saklama kaydi sistemin temel özelliklerinden birisidir. Böylelikle saklanan sermaye piyasası aracının, sahibinin rızası olmadan tasarrufunun önüne geçilmiştir. Sermaye piyasası aracı, sahipleri adına ve onların kimlik bilgilerini içeren bir sicil kaydı altında tutulmaktadır.

Bu sistem ile kimin hangi sermaye piyasası aracının üzerinde hak sahibi olduğu MKK tarafından açıkça bilinebilmekte, dolayısıyla MKK’nın her türlü işlemi doğrudan yapabilen tek kurum olması bu yolla sağlanabilmektedir[38].

1994 yılında ortaya çıkan büyük krizle, pek çok aracı kurumun kasasında, yatırımcılara ait olan senetler, aracı kurumların borçları nedeniyle haczedilmiş ve yatırımcıların hak kayıpları ve mağduriyetleri ortaya çıkmıştır. Bunula birlikte 29.06.1995 tarihli karar ve 01.10.1995 tarihi itibariyle yatırımcıya, alt hisse senetlerinin aracı kurum hesaplarında, müşteri kod numaralarıyla saklanması zorunluluğu getirilmiştir. Böylelikle, müşteri adına mülkiyet karinesi oluşturulmuş ve haksız hacizlerin önüne geçilmiştir. Kod numaralarıyla müşteri, senetlerini kolayca kontrol edebilir, denetleyebilir ve takas işlemi yapabilir hale gelmiştir[39].

5- TAM KAYDİ SİSTEM

Dünya üzerindeki kaydi sistemleri incelediğimize, tam kaydi sistem ve kısmi kaydi sistem olarak sistemlerin ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz.

Sistem dâhilindeki tüm sermaye piyasası araçlarının kaydileştirildiği ve bunlara ilişkin işlemlerin kaydi olarak yapıldığı duruma, tam kaydi sistem denir. Tam kaydi sistemde, sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak elde bulundurulmasına kesinlikle izin verilmemektedir. Yani tüm sermaye piyasası araçları kaydi sisteme dâhil olmak zorundadır. Fransa’da uygulanmakta olan ‘SICOVAM’ sistemi, tam kaydi sisteme örnek olarak gösterilebilir[40].

Sermaye piyasası araçlarının genelde kaydileştirildiği, fakat henüz kaydileşmemiş olan sermaye piyasası araçlarının da fiziki olarak elde bulundurulmasına, izin veren sisteme de kısmi kaydi sistem denir. Bu sistemde, fiziki olarak bazı sermaye piyasası araçlarını da elde bulundurma imkânı vardır. K           imi kaydileştirme sistemlerinde ise, prensip olarak tüm sermaye piyasası araçları kaydileştirilmekle birlikte, istenmesi halinede yatırımcıya fiziki olarak ta sermaye piyasası aracı verilebilmektedir. Bu sisteme en güzel örnek, İsviçre’de ki SEGA sistemi verilebilir[41].

Türkiye’de uygulanan sistem, tam kaydi sistem sistemdir. Türkiye’de kaydileştirilmesine karar verilen sermaye piyasası araçlarının artık fiziki olarak elde bulundurulmasına izin verilmemektedir ve fiziki olarak senet basımına son verilmiştir.[42].

B. KAYDİ DEĞERLER ÜZERİNDE YAPILACAK HUKUKİ İŞLEMLER

1- GENEL OLARAK

Kaydi sermaye piyasası araçları kural olarak kıymetli evrak özelliği taşımakta ve taşınır eşya olarak nitelendirilmektedir. Kıymetli evrak hukukunda işlemler, ciro, zilyetliğin geçirilmesi ya da yazılı temlik beyanı ve zilyetliğin geçirilmesi ile yapılmaktadır. Zilyetliğin geçirilmesi de çoğunlukla hakkın içinde (mündemiç) olduğu senedin teslimi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Kaydi sermaye piyasası araçlarında ise hakkın içinde olduğu, üzerine imza atılacak ve zilyetliği karşı tarafa geçirilecek bir senedin varlığı söz konusu değildir. Kaydi sermaye piyasası araçları ile alakalı işlemler, genelde kaydi sistem ve bununla ilgili araçlarla yerine getirilmektedir.  Kaydi sermaye piyasası araçlarına ilişkin temel hukuki işlemler devir, rehin, intifa ve haciz olarak sayılabilir[43].

2- DEVİR

Kaydi sermaye araçlarının özelliklerinden biri devredilebilir olmasıdır. Kaydi sermaye piyasası araçları kural olarak kıymetli evrak niteliğine haiz oldukları için, kıymetli evraklarla ilgili hükümler ve taşınır olduğu için de taşınır eşyaların devrine ilişkin hükümler, kıyasen uygulanmalıdır. Kural olarak, emre yazılı kıymetli evrakın ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla, nama yazılı kıymetli evrak da alacağın temliki hükümlerine, hamiline yazılı kıymetli evrak ise zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilmektedir. Bu kurallar, kaydi sermaye piyasası araçları içinde, bir kısım farklılıklar dışında paralellik gösterir. Dolaysıyla Ticaret Kanunu’nun nama yazılı, emre yazılı ve hamiline yazılı kıymetli evrakın devrine ilişkin hükümleri, kıyasen kaydi sermaye piyasası araçlarının devrinde de uygulanabilecektir( 6762 Sayılı T.K. m.416, 559, 6102 Sayılı T.K. m.490, 647.). Bununla birlikte kaydi sermaye piyasası araçları, taşınır eşya niteliğinde olduğu için TMK’nın taşınır eşyaların devrine ilişkin hükümlerde kıyasen, kaydi sermaye piyasası araçlarının devrinde kullanılabilir(MK. M.763vd.)[44].

Kaydileşmiş sermaye piyasası araçlarında, fiziki olarak senet mevcut değildir. Zilyetliğin teslim yoluyla geçirilmesi, kaydileşmiş sermaye piyasası araçlarında mümkün değildir. Zilyetliğin havalesi, kaydi sermaye piyasası araçlarının devrinde için uygulanan sistemdir.  Zilyetliğin havalesi, vasıtalı zilyedin, zilyetliğini aradaki anlaşma ile vasıtasız zilyet dışındaki bir üçüncü kişiye geçirmesidir. Başka bir deyişle, asli zilyedin, üçüncü bir şahsın feri’i zilyedinde bulunan bir malın zilyedini, doğrudan doğruya yani zilyetlik durumda bir değişiklik meydana getirmeden, irade beyanı ile naklinin gerçekleştirilmesidir.

Kaydi sermaye piyasası araçları, MKK tarafından tutulan hesaplarda muhafaza edilmektedir. Burada tutulan sermaye piyasası araçlarının mülkiyet hakkı, yani asli zilyetlik, kaydi sermaye piyasası aracının sahibine aittir. Fakat kaydi sermaye piyasası aracı sahibinin zilyetliği, vasıtalı zilyetliktir çünkü bu araçları fiziki olarak kendi ellerinde değil, kaydi olarak MKK bünyesinde saklanmaktadır. Bu araçların feri zilyetliği ve vasıtasız zilyetliği de MKK’ya aittir. Kaydi sermaye piyasası aracının devrine ilişkin yapılan anlaşma neticesinde, yatırımcılar bu araçlar üzerinde asli ve vasıtalı zilyetliklerini MKK’nın feri ve vasıtasız zilyetliğinde herhangi bir değişiklik yapmadan irade beyanlarıyla nakletmektedirler. Yani bu araçların zilyetliği, zilyetlik havalesi yolu ile teslim etmeksizin bir başkasına geçmektedir. İşte bu sürece, kaydi sermaye piyasası araçlarının hukuki olarak devri denilmektedir. Kaydi sermaye piyasası araçları için  –nama veya hamiline ayrımı yapılmaksızın- tek bir devir şekli mevcuttur. Buna göre kaydi sermaye piyasası araçlarının devri, yazılı temlik beyanı ve zilyetliğin geçirilmesi ile gerçekleşir. Sermaye piyasası araçlarının devrinde, T+2 kuralı geçerlidir. Örneğin; hisse senedini alan taraf ve satan tarafın vermiş oldukları talimatlarının borsada buluştuğu ana(uygun fiyattan) T günü denir ve T gününde her iki taraf için de devir sözleşmesinin taahhüttü oluşur. Ancak bu taahhüdün ifa edileceği gün, T gününden iki gün sonrasına denk gelir. Buna göre devir işlemi de, T gününden iki gün sonra gerçekleşecektir. Dolayısıyla hakkın intikali de T+2. günde olacaktır[45].

3- REHİN

Türkiye’de yerli ve yabancı kredi ve finans kuruluşlarının sağladığı krediler karşılığında, halka açık anonim şirketlerin borsa kotuna alınmış, sermaye piyasası mevzuatı uyarınca kaydi değer haline getirilmiş hisse senetlerinin üzerinde rehin tesis edilerek teminat verilmesi uygulaması son zamanlarda yaygınlaşmaktadır. Eğer bir hak devredilebilir ve iktisaden paraya çevrilebilir niteliklere sahipse, rehine konu olabilir[46].

Halka açık anonim şirketlerin borsa kotuna alınmış, kaydileştirilmiş hisse senetlerinin rehnine ilişkin prosedür, rehnin hukuki mahiyeti ve icra edilebilirliği hususları Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi, kapalı anonim şirketlerin ve hisseleri borsada işlem görmemesine rağmen SerPK’nın 16.maddesine göre pay sahipleri sayısı 500’yi aştığı için halka açık sayılan anonim şirketlerin hisselerinin rehni ile karşılaştırmalı olarak incelenecektir.

Kaydileştirilmiş Anonim Şirket Hisse Senetleri Üzerinde Rehin İşlemi

TTK hükümlerine tabi kapalı anonim şirket statüsünde olup, Ser.PK’nun 16. Maddesince pay sahipleri sayısı 500’ü aştığı için halka açık sayılan şirketlerin hisseleri üzerinde rehin kuruluşu, MK’nun 956. maddesindeki kıymetli evrakın rehinine ilişkin düzenlenmeye tabidir. Söz konusu düzenlemenin 1. fıkrası uyarınca, hamiline yazılı senetlerin rehini için senetlerin zilyetliğinin rehin alacaklısına devri yeterli sayılmışken; aynı hükmün 2. fıkrası uyarınca, nama yazılı senetlerin rehini için zilyetliğin devri yanında yazılı devir beyanı veya senetlerin ciro edilmesi şartı aranmaktadır.

Kaydileştirilmiş hisse senetlerinin, hamiline veya nama yazılı pay niteliğine bakılmaksızın üzerlerinde rehin hakkı tesis edilebilmesi için Sermaye Piyasası Kurulu’nun “Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ”in (Seri: IV No:28) 19. maddesi uyarınca ilgili aracı kurum veya kurumlar tarafından yetkili kayıt otoritesi olan Merkezi Kayıt Kuruluşu’na (“MKK”) bildirimde bulunularak MKK nezdinde kayda alınması zorunlu kılınmıştır.

MK madde 956 hükmü uyarınca, hamiline yazılı senetlerin rehini için zilyetliğin devri, nama yazılı senetlerin rehini için ciro veya yazılı rehin beyanı düzenlenmesi kurucu işlem niteliğindedir. Ser.PK’nun hükümleri uyarınca tedavül kabiliyetinin sağlanması amacıyla borsada işlem görecek hisseye ilişkin senetlerin, fiziksel olarak saklanmasının yerine elektronik ortamda kayda alınarak saklanıyor olmaları sebebiyle, kaydileştirilmiş hisse senetlerinin zilyetliğinin, fiziksel olarak devrinin mümkün olmadığı açıktır.  Ser.PK’nun 13. maddesi, sermaye piyasası araçları üzerindeki hakların üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinde MKK’ya yapılacak bildirim tarihinin esas alınacağı belirlenmiştir. Dolayısyla  kaydileştirilmiş hisselerin rehni için MKK’ya bildirim ve kayıt işleminin kurucu bir işlem olduğu söylenebilir.  Sermaye piyasası araçlarının rehini için, taraflar arasında yazılı olarak yapılmış bir rehin anlaşmasının varlığı gerekmektedir. Bu hem MK.955’e göre hem de kaydi sermaye piyasası araçlarının devrine ilişkin alacağın temliki hükümleri açısından bir zorunlu unsur teşkil eder. Yazılı olarak yapılan rehin anlaşmasının imzalanması ile[47], rehin ilişkisi kurulmuş olur. 6362 Sayılı Kanunun 47.maddesi gereğince, yazılı şekilde yapılmamış rehin anlaşması kesin hükümsüz olacaktır[48]. Kurulmuş olan bu rehin ilişkisi MKK’da tutulan kayıtlara işlenmesi gerekir. Aksi halde rehin ilişkisi 3.kişilere karşı ileri sürülemez[49].

Kaydileştirilmiş hisse senetlerinin rehninin, paraya çevrilmesi, diğer kıymetli evrakın rehninin paraya çevrilmesinde olduğu gibi İİK’nun menkul rehninin paraya çevrilmesine ilişkin hükümlerine tabidir. Anonim şirketlerin kaydileştirilmiş hisse senetlerinin rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibi prosedürü, hisse senedine bağlanmış veya çıplak pay halindeki anonim şirket hisselerinin hisse senetlerinin takibinden, takibin rehin veren ve borçlu aleyhine kesinleşip rehin alanın satış isteyeceği ana kadar bir farklılık arz etmemektedir. Ancak takibin kesinleşmesi üzerine rehin alacaklısının satış talebinde bulunması halinde, rehinli senetlerin borsada işlem görmeleri sebebiyle gerçek değerlerinin tespiti için, uygulamada rehnin paraya çevrilmesini sürecinin 1 aydan uzun bir süre gecikmesine sebebiyet verebilen kıymet takdiri işlemlerine gerek olmaksızın, rehinli kaydileştirilmiş hisse senetleri icra dairesince satışa çıkarılacaktır. Rehinli kaydileştirilmiş hisse senetlerinin satışı aşamasında, rehin alanın lehine olarak uygulanabilecek başka bir düzenleme de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Hisse Senetleri Piyasası Yönetmeliği’nin 29. maddesi hükmüdür. Bu hükme göre, rehinli senetlerin İİK hükümleri uyarınca açık arttırma ve pazarlık usulü ile satışa çıkarılmasının yanında, hisse senetlerinin borsada işlem görmeleri sebebiyle ilgili borsada seans dışı açık arttırma veya seans sırasında satılması da mümkündür[50].

Türk Hukuku’nda rehinli hisse senetlerinin cebri icra yoluyla satışa çıkarılması kural olmakla beraber, kaydileştirilmiş hisselerin rehnine ilişkin sözleşmede, rehin alacaklısına rehinli hisse senetlerini özel açık arttırma veya pazarlık yoluyla satma yetkisi de tanınmış ise rehin alacaklısının cebri icra yoluna başvurmaksızın rehinli senetleri satışa çıkarmasına izin verildiğinden, rehinli kaydileştirilmiş hisse senetlerinin hiçbir kıymet takdiri yapılmaksızın, rehin alan tarafından borsa rayiçleri ile satılması kolaylığı da rehinli hisse senetlerinin paraya çevrilmesi prosedürünü hızlandırmaktadır.

Sermaye piyasası mevzuatında, halka açık anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde, hisse senetleri üzerinde rehin kurulmasını yasaklayıcı veya ortaklığın onayına tabi tutulmasını öngören hükümlere yer verilip verilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Rehin sözleşmesinde, taraflarca rehin alanın cebri icra yoluna başvurmaksızın özel arttırma veya pazarlık usulüyle rehni paraya çevirebileceği ya da  rehin süresince, rehinli hisse senetlerine ilişkin pay sahipliği haklarını da kullanmaya yetkili olduğu kararlaştırılmışsa, Sermaye Piyasası Kurulu’nun halka açık anonim şirketler için getirdiği kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde şirketlerin ana sözleşmelerinde şirketin hisselerinin tedavülünü engelleyici hüküm bulunmaması kuralına göre, rehnin paraya çevrilmesini zorlaştırıcı ve rehin alan bankaya devredilen pay sahipliği haklarının kullanmasını engelleyici nitelikteki esas sözleşme kayıtlarının uygulanmaması ve rehin alana tanınmış yetkilerinin kısıtlanmaması gerekebilir.

4- İNTİFA

Eşya hukukunun temel prensibi, sadece eşya olarak kabul edilen unsurlar üzerinde, ayni hak tesis edilebilmesidir. Fakat MK.m794’e göre malvarlığı ve paylı mülkiyet rejimine tabi pay üzerinde de intifa hakkı tesisini mümkün kılınmıştır. Dolayısıyla kaydi sermaye piyasası araçları, intifa hakkının konusu olabilmektedir. Malik ile intifa hakkı sahibi arasında yapılacak yazılı sözleşme ile kaydi sermaye piyasası aracı üzerinden, intifa hakkı kurulabilir. Kaydileştirme Tebliği’nin 19. maddesi uyarınca, bu hak kurulduktan sonra ilgili üyeye, ilgili üye de MKK’ya bildirimde bulunulacaktır. MKK’ya bildirilmemiş intifa hakkı tesisi 3.kişilere karşı ileri sürülemez. İlgili üyeden kasıt, kural olarak pay sahibinin aracı kuruluşudur. Ancak tebliğde üzerinde intifa hakkı tesis edilen, sermaye piyasası aracının intifa hakkı sahibinin hesabına aktarılacağına, dair (rehinde bu yönde açık hüküm vardır) hüküm bulunmadığından üzerinde intifa hakkı tesis edilen sermaye piyasası aracı, malik hesabında kalmaya devam edecek ancak intifa hakkı sahibi ile ilgili açık kimlik bilgileri kayıt altına alınacaktır[51].

5- HACİZ

Kaydi sermaye piyasası araçlarının haciz işlemi, ilgili yatırımcı ve ortak hesaplarından ayrı bir alt hesap oluşturulması sureti ile uygulanır. MKK’da kimlik bilgileri bulunmayan hesaplardaki haciz işlemleri, icra dairesinin ilgili hesap temsilcisine yapacağı tebligat üzerine hesap temsilcisi tarafından uygulanır. Kurul tarafından işlem yasağı getirilen kişilerin hesaplarında 19 uncu madde ve bu madde kapsamında yapılan işlemler, MKK tarafından derhal Kurula bildirilir. (Seri:IV, No:28, m.22)

            Bir malın veya hakkın haczedilebilmesi için, devredilebilir ve iktisaden değerlendirilebilir olması gerekmektedir. Kaydi sermaye piyasası araçları da devredilebilir ve iktisaden değerlendirilebilir nitelikte olmalarından dolayı, hacze konu olabilirler. Nitekim SerPK ve Kaydileştirme Tebliğinde kaydi sermaye piyasası araçlarının hacze konu olabileceğine dair açık hükümler bulunmaktadır. Kaydi sermaye piyasası araçlarının haczinde İİK.’nın 89. maddesi hükümleri uygulanabilir.

Bahsi geçen hüküm, üçüncü kişiler elinde haczedilen mal ve alacakları düzenlemektedir. Kaydi sermaye piyasası araçlarının tamamı için bu madde uygulanabilir. Burada öne çıkan husus, haczin kime bildirileceğidir. MKK her ne kadar malları elinde saklayan 3. kişi konumunda ise de SerPK’ya göre haciz işleminin üyelere bildirilmesi asıl, MKK’ya bildirilmesi istisnadır. Haciz MKK’ya bildirilmiş olsa dahi, bu durumda MKK haczi üyelere bildirmekte ve haczin kaydi sermaye piyasası araçları üzerine konulmasını, üyeler gerçekleştirmektedirler. Üyeler haciz bildirimini aldıkları anda, hacizli kaydi sermaye piyasası araçlarını, kayıtlı oldukları hesapta alt bir haciz hesabı açmak suretiyle, bu hesaba aktarırlar. Haczin bu şekilde uygulanmasından sonra hacizli kaydi sermaye piyasası aracının satışı lazım gelirse bu satış İMKB (Borsa İstanbul A.Ş (“BİAŞ”) olarak değişmiştir) üzerinden “resmi müzayede” yolu ile gerçekleştirilmekte ve elde edilen nakit haciz alacaklısına ödenmektedir [52].

Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 21.09.1995 tarih, E. 6663, K.7285

 

ÖZET: Takas ve Saklama Bankası A.Ş., hisse senetlerini yasal düzenleme gereği elinde bulunduran üçüncü şahıs konumunda bulunduğundan 6183 sayılı yasanın 79. maddesi gereğince ilgili kurama haciz bildirisi gönderilmekle haczedilebilir.

“Davacı vekili borçluya ait hisse senetlerini evvelce haciz ihbarnamesi ile haczettirdiklerini, satış taleplerinin geçerli haciz bulunmaması nedeniyle reddedilmesi üzerine, hisse senetlerinin 08.09.1994 tarihinde fiilen Galata Vergi Dairesi tarafından 19.09.1994 tarihinde haczedildiğini, Vergi Dairesinin haczinin fiili haciz olmaması nedeniyle geçersiz bulunduğundan, satış bedelinin garameten paylaştırılmasına ilişkin cetvelin hatalı olduğunu hisse senetlerinin 6183 sayılı Yasanın 77. maddesi yerine 79. maddesi uyarınca haczedilmiş olmasının, fiili haciz bulunmadığından, hacze iştirak imkânı vermeyeceğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir.

Davalı vekili, mahcuz mallar paraya çevrilmeden önce haciz konulmuş olması nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca satış bedelinin garameten paylaştırılacağını, sıra cetvelinin doğru olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Mercii Hâkimliğince iddia, savunma ve toplanan delillere göre hisse senetlerinin menkul hükmünde olup, fiilen haczi gerektiğinden söz edilerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; satışa konu hisse senetleri üzerinde davalı Vergi Dairesi’nin geçerli bir haczi bulunup bulunmadığı yolundadır. Galata Vergi Dairesinin 13.09.1994 tarihli yazısı ile borçlu Çarmen A.Ş. ne ait hisse senetlerine haciz konulduğu bildirilmiş, bu yazı üzerine de Takas ve Saklama Bankası A.Ş. tarafından borçluya ait hisse senetlerine vergi dairesinin haciz kaydı işlenmiştir.

Mahcuzlar, Takas ve Saklama A.Ş. de bulunan ve borçlu (aracı kurum) Çarmen Menkul Değerler A.Ş. ne ait olan ve borsada işlem görmek üzere üçüncü şahıs anonim ortaklılarca ihraç edilmiş hisse senetleridir. Kural olarak kıymetli evraka bağlanmış ve devri kabil olan mal, alacak ve hakların haczi fiilen el konulması ve muhafazası ile mümkün ise de, haciz ihbarının (yazısının) tebliğ edildiği Takas ve Saklama A.Ş. borçlu olmayıp, mahcuz hisse senetlerini yasal düzenleme gereğince elinde bulunduran üçüncü şahıs durumundadır. Üçüncü şahısların senetlere zilyet bulunması halinde, fiilen senetleri görme ve el koyma zarureti olmaksızın, sadece senetler zikredilerek 6183 sayılı Yasanın 79. maddesi gereğince haciz kararı alınıp, haczin üçüncü şahıslara tebliği suretiyle haczi mümkündür.

Bu durumda Vergi Dairesinin haczinin satıştan önce olması nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca satış bedelinin garameten taksimi gerektiğinden sıra cetveli usulüne uygun olup, şikâyetin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

 

C -KAYDİ SİSTEMİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

 1- AVANTAJLARI

1.1-  MALİYETLERİN DÜŞÜRÜLMESİ

Eski adıyla İMKB’de, işlemde olan hisse senetlerinin basım maliyetleri yaklaşık olarak 100 Milyon ABD Doları civarındadır. Bu, sadece senetlerin basımı için oldukça yüklü bir maliyet ortaya çıkarmaktadır. Bununla birlikte, şirketlerin yaptıkları sermaye artırımları ve sertifikaların yenilenmesi gibi hususlarda her yıl birkaç milyon ABD doları maliyet ortaya çıkmaktadır. Ayrıca basılmış olan bu senetlerin saklanması, sigorta masrafları ve işgücü maliyetleri de oldukça yüksektir. Kaydi sisteme geçilmesi ile birlikte, bu senet basım masraflarından, saklama ve sigorta giderlerinden ve maliyetlerinden kurtulması ile birlikte, yer yıl tekrardan, yeni senet basımı ve sermaye artırımı gibi nedenlerle ortaya çıkan maliyetlerin de ortadan kalkması mümkün hale gelmiştir[53].

1.2-  İŞLEMLERİN HIZLANMASI

Sermaye piyasası araçlarını kaydileşmeye başlaması ile birlikte, bu araçlara ilişkin olarak yapılan işlemler de, daha hızlı yapılabilir hale gelmiştir. Senet basımı ile geçen sürenin önüne geçilmiş ve süre tasarrufu sağlanmıştır.

Bunula birlikte, fiziki olarak senet ile yapılan işlemlerde, işlem sırasında senedin işlem yapılan yere gelmesi, işlemin fiziki olarak yapılması ve sonra işlem yapılmış senetlerin tekrardan yerine kalması, gibi uzun bir süreç mevcut iken, kaydi sistem ile birlikte, senetlerin tek tek incelenmesi zorunluluğu ortadan kalkmış oldu[54].

1.3GÜVENİLİR OLMASI

Kaydi sisteme geçilmesi ile birlikte, sermaye piyasası araçlarına ilişkin saklama, kaybolma, çalınma, yıpranma gibi riskler ortadan kalmaktadır. Bununla birlikte senetlerin sahte olarak basımından doğan mağduriyetlerin de kaydi sistemle önüne geçilmiştir[55].  Eski SerPK 10/A, yeni SerPK 13.maddesinde de görebileceği gibi, sermaye piyasası araçlarının kaydının MKK tarafından tutulması ile birlikte, kayıtlar aleniyet kazanmıştır. Yatırımcıların sisteme olan güveni artmış, firmalar ile ilgili kayıtların daha sağlıklı ve güvenilir olması sağlanmıştır[56].

1.4-  ÇAĞDAŞ BİR UYGULAMA OLMASI

Gelişen ve globalleşen dünyada, artık piyasaların kaydileştirilmesi esas alınmaktadır. Dolayısıyla gelişen ekonominin gereklerine ayak uydurmak isteyen her ülke, sermaye piyasası araçlarının kaydileştirlmesini kabule etmiş, hatta kaydi sistemi kabul eden ülkelerin sistemleriyle, kendi piyasalarının uyum sağlaması için çalışmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu gelişme sürecinde Türkiye’de sermaye piyasası araçlarını kaydileştirilmesi ve kaydi sistemi kabul etmiş ve gelişen ekonomilerin bir parçası olmuştur[57].

1.5- YATIRIMCILARA DOĞRUDAN HİZMET SUNULMASI

Bu sistem, yatırımcılara doğrudan hizmet sunmaktadır. Kaydi sermaye piyasası araçları üzerinde hak sahibi olanlar, yapacakları işlemlerin birçoğunu, doğrudan kaydi sistemi kullanarak yerine getirebilirler. Yatırımcılar bu sistemi kullanarak, kendi senetleri ile ilgili bilgilere kolayca ve güvenle ulaşabilir ve bir çok işlemi yapabilir hale geldi.

1.6- BASİT VE KULLANIŞLI OLMASI

Halka açık anonim şirketlerde, hukuki düzenlemelerin zorunlu kıldığı şekil şartları sebebiyle, hisse senedi sahipleri, şirket genel kurullarına ilgi göstermemektedir. Dolayısıyla, şirket yönetimlerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmakta ve ortaya bir güç boşluğu çıkmaktadır. Kaydi sisteme geçiş ile birlikte, şirket genel kurullarına katılım gibi, şekli prosedüre sahip işlemler basitleşmiştir ve daha etkin yönetim ortaya çıkmıştır. Bu sistem ile birlikte, ihraççılar, aracı kurumlar ve saklama kuruluşları arasında fiziki olarak senet nakli ortadan kalkmış, sermaye artırımı, yönetimsel hakların kullanılması, mali hakların tahsili oldukça kolaylaşmıştır[58].

1.7- SİSTEMİN BAŞKA SİSTEMLERE UYARLANABİLMESİ

Türkiye’de yukarıda da açıklandığı gibi, kaydi sistemi yürüten kurum MKK’dır. MKK çalışma sistemi, başka sistemlere uygulanabilir ve senkronize olabilir özelliktedir. Buna örnek olarak kaydi sistemin bir bankaya uyumlu hale getirilmesiyle, banka hesaplarında meydana gelecek gelişmeler anında kaydi sisteme yansıtılabilir. Halihazırdaki yapı ile, kaydi sistem ile kaydi sermaye piyasası araçlarının takas işlemlerinin gerçekleştirildiği Takasbank, kaydi sisteme uyumlu, hızlı ve güvenilir biçimde çalışmaktadır[59].

1.8- VERGİLENDİRME ETKİNLİĞİNİN ARTTIRILMASI

Sermaye piyasası araçlarından elde edilen gelirler, menkul sermaye iradıdır. Menkul sermaye iratları da diğer gelir türlerinde olduğu gibi, vergiye tabi kalemlerdendir. Sermaye piyasası araçlarının satımı, değer artışı, getirirleri vergiye tabidir.

Söz konusu sermaye piyasası araçlarının, kaydi sisteme tabi olması ile ortaya çıkan verginin takibi, fiziki senetlere göre çok daha kolay olmaktadır. MKK tarafından bu vergiler kolayca tespit edilebilmekte, sermaye piyasası araçları müşterilerin isimleriyle saklandığı için, kimin borcu olduğu kolayca ortaya çıkarılabilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, kaydi sistem ile birlikte, sermaye piyasası araçlarına ilişkin gelirlerin vergilendirilmesi kolaylaşmıştır ve vergi kaçakçılığı en alt düzeylere inmiştir, kara paranın aklanması ile mücadelede kolaylaşmıştır. Son olarak kaydi sistemle birlikte, mükelleflerin ödemesi gereken vergi miktarı tespit edilerek, otomatik olarak yatırımcının hesabından kesilmesi ve tahsili mümkün hale gelmiştir.

2- DEZAVANTAJLARI

1.1- TAKAS VE SAKLAMA HİZMETLERİNİN AYRILMASI

Kaydi sisteme geçilmeden önce, takas ve saklama işlemlerinin tamamı Takasbank tarafından yerine getirilmekteydi. MKK’nın kurulması ve sermaye piyasası araçlarının kaydileşmesi ile artık saklama hizmeti MKK, takas işlemlerinin mali kısmı ise Takasbank tarafından yürütülmeye başlandı. Takasbank, fiziki olarak mevcudiyetini koruyan senetlerin saklanması işlemini hala yürütmektedir. Bu ayrım sonucunda artık yatırımcılar ve aracı kurumlar açısından saklama ve takas işleminin yapılacağı iki farklı kurum ve iki farklı muhatap ortaya çıkmıştır İki farklı kurum yapılanması, iki farklı kurum maliyeti olarak ortaya çıkmıştır. Bina, altyapı maliyetleri, personel giderleri iki katına çıkmıştır[60]

 

1.2- KIYMETLİ EVRAK HUKUKU KURALLARINA AYKIRI UYGULAMA GETİRİLMESİ

Kaydi sistemin hayata geçmesi ile birlikte,  kaydi sisteme geçiş tarihinden itibaren yeni sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak senet şeklinde basılmaması, kıymetli evrak hukuku prensibine aykırı bir durum ortaya çıkarmış olabilir. Kıymetli evrakın olmazsa olmaz unsuru senet olarak bulunması, yani yazılı bir evrakın ortada olmasıdır. Sermaye piyasası araçları da kural itibariyle kıymetli evrak niteliği taşımaktadır. Kaydi sistem ile sermaye piyasası araçlarının senet üzerine basılmaması, bu araçların kıymetli evrak olarak nitelendirilmesini hukuken zora sokmaktadır. Çünkü kıymetli evrakın asgari unsuru olan senet ve yazılı evrak unsuru, kaydileşmiş sermaye piyasası aracında bulunmamaktadır. Bir diğer husus ise, kaydilik sistemi ile birlikte gelen evraksızlaştırma, MKK’nın verdiği saklama hizmetini de tartışmaya açmaktadır. Ancak maddi şeylerin saklanabileceği, kaydi sistem ile maddi olarak saklanacak bir evrakın olmadığı, dolayısıyla fiziken olmayan bir evrakın MKK tarafından saklanamayacağı tartışması ortaya çıkmaktadır. Fakat ülkemiz sisteminde, kaydi sisteme geçilmeden önce basılmış olan fiziki senetler, Takasbank tarafından saklanmakta ve hala yürürlük değerini korumaktadır. Uygulamada kaydi sistemde bulunan sermaye piyasası araçları ve fiziki senetler birlikte kullanılmaktadır. 28.11.2005 tarihinde hisse senedi basımı İMKB’de başlamıştır. Bu tarihte fiziki olarak elinde senet bulunan yatırımcıları, 31.12.2007 tarihine kadar ihraççı veya yetkili aracı kuruluşlara senetlerin teslimi zorunlu kılınmıştır. Kaydileştirmenin başlamış olduğu 28.11.2005 yılından itibaren, tüm sermaye arttırışları işlemleri fiziki senet olarak basılmadan, kaydi pay olarak tutulmaya başlanmıştır. Dolayısıyla bizim sistemimizde, fiziki sermaye sisteminden, kayıtlı sermaye sistemine geçiş olmuştur  [61].

1.3- ELEKTRONİK SUÇLARA AÇIK OLMASI VE KAYITLARIN ZARAR GÖRME İHTİMALİNİN OLMASI

Kaydileştirme ile birlikte, tüm fiziki sermaye araçları kaydileştirilerek, kaydi sisteme aktarılmıştır. Kaydileştirme, mevcut fiziki sermaye araçlarının imha edilmesi sürecini başlanmış, yeni piyasaya çıkan sermaye araçları da fiziki olarak basılmadan, direk kaydi sisteme, elektronik olarak dâhil edilmiştir. Elektronik ortamda tutulan ve fiziki olarak kaydı bulunmayan bu sermaye piyasası araçları, elektronik bir saldırıya uğrarsa, telafisi çok zor hatta mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecektir. Hem elektronik sistemi yöneten kötü niyetli kişiler, hem de dışarıdan bilgisayar kullanarak sisteme girebilecek kötü niyetli kişiler, kayıtları değiştirebilir hatta yok edebilir. Böyle bir durumda fiziksel olarak delilin olmaması, bu sonuçları doğurabilecektir. Tabi ki, kaydi sistem elektronik olarak güçlü korumalara sahip bir sistemdir. Fakat kimi yatırımcıları, sermaye piyasası araçlarını sadece elektronik olarak saklanması, yani fiziki olarak saklanmaması tedirgin edebilir, yatırımcıların piyasaya girmesini engelleyebilir. Söz konusu tedirginliğin giderilebilmesi ve yatırımcıların kaydi sisteme güven duyarak, tereddüt etmeden, yatırım yapabilmeleri için MKK’nın gerekli tanıtımları yapması gereklidir[62].

IV- MERKEZİ KAYIT KURULUŞU

A- GENEL OLARAK

Fiziki olarak menkul kıymet basılması uygulamasından vazgeçilmesi, bu uygulamanın getirdiği maliyetlerden ve risklerden kurtulmaktan öte, bir bütün şeklinde, hak sahiplerinin bilgilerinin güncel ve doğru tutulması ile etkin ve güvenilir saklama sisteminin ortaya çıkartılması amacındadır. Bu uygulama çağdaş bir uygulama olup, katılımcıların güvenliğini de en üst seviyede korumaktadır[63]. Merkezi Kayıt Kuruluşunun temel amacı, uluslararası sermaye piyasası uygulamalarını takip ederek, piyasaların etkinliğinin artırılması ve karşılaşılabilecek risklerin minimalize edilebilmesidir. Stratejik amacı ise işlemlerin yürütülmesinin kusursuz işleyebilmesi, risk faktörünün yönetilebilmesi, uluslararası uygulamaların takip edilebilmesi ve problemlere pratik çözümler getirilmesidir. Merkezi

Kayıt Kuruluşunun kaydi sisteme ilişkin görevlerini şu şekilde sıralayabiliriz;

-          Sistemin güvenli çalışmasını sağlamak ve gerekli tedbirleri almak,

-          Kayıtların hukuki çerçevede gizliliğini sağlamak,

-          Belirlenen süre sonun kadar teslim edilmeyen araçların, yönetimini ve mali hakları kullanmak,

-          Sermaye piyasası araçlarının kaydileştirilmesine ilişkin işlemleri yapmak,

-          Tüm sermaye piyasası araçları ve bunlar ile ilgili hakları elektronik ortamda kayden izlemek,

-          Kayıtların tutarlılığını takip etmek ve kaydi sisteme ilişkin düzenlemelere aykırılık tespiti halinde aykırılıkların giderilmesi ve sermaye piyasası kurumuna bilgi verilmek,

-          Merkezi Kayıt Kuruluşu üyeleri veya üyelerle MKK arasında sistemin işleyişi ile alakalı ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde, tarafların HMK çerçevesinde                tahkim sistemini kullanabilmelerine yardımcı olmaktır[64].

B- YAPISI VE ORTAKLARI

MKK Yönetmeliği ile MKK’nca kurucu ortak olabilecek kişiler belirlenmiştir. Buna göre, Borsa İstanbul, kanun ile kurulan diğer borsalar, Takasbank, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği ve bu kuruluşları temsile yetkili gerçek kişiler Merkezi Kayıt Kuruluşu’nda kurucu ortak olabilirler. Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun Borsa İstanbul, Takasbank, TSPAKB, Altın Borsası ve diğer ortaklar MKK’nun sermaye yapısını oluşturur. MKK Yönetmeliği m.11’e göre MKK üyelerini ihraççı, aracı kuruluş, yetkili takas ve saklama kuruluşları ile kurul tarafından belirlenen diğer kuruluşlar oluşturur[65].

 

YATIRIMCI TAZMİN MERKEZİ

İdari ve Hukuki Yapı

YTM yatırım kuruluşlarının, yatırım hizmet ve faaliyetinden kaynaklanan nakit ödeme veya sermaye piyasası araçları teslim yükümlülüklerini yerine getirememeleri hâlinde, Sermaye Piyasası Kurulunca 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu  çerçevesinde alınan tazmin kararını yerine getirmek amacıyla kurulmuş olan kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur.

YTM, 30/12/2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazete'de yayımlaman 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve 06/06/2013 tarih ve 28669 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Yatırımcı Tazmin Merkezine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından idare ve temsil olunur. YTM'nin Merkezi İstanbul'dadır.

Fonun malları Devlet malı hükmündedir. Fonun mal, hak ve alacakları haczedilemez ve rehin edilemez.

Görev ve Yetkileri

06.06.2013 tarih ve 28669 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Yatırımcı Tazmin Merkezine İlişkin Yönetmeliğe göre YTM'nin Görev ve Yetkileri:

a) Sermaye Piyasası Kurulunca 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu   çerçevesinde alınan tazmin ve tedrici tasfiye kararlarına ilişkin gerekli işlemleri yürütmek,

b) 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun  13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde, kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için YTM'ye intikal eden sermaye piyasası araçlarının YTM hesabına geçmesine ve bunların satışına ilişkin işlemleri gerçekleştirmek,

c) 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun geçici 3 üncü maddesi çerçevesinde Özel Fonun idare ve temsili ile Özel Fon malvarlığının yönetimini üstlenmek ve Özel Fon kapsamındaki diğer iş ve işlemleri yerine getirmek,

ç) 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 83 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında, zamanaşımına uğrayan her türlü emanet ve alacakların YTM'ye gelir kaydedilmesine ilişkin işlemleri gerçekleştirmek,

d) YTM gelirlerinin takip ve tahsili için gerekli işlemleri yapmak,

e) YTM malvarlığını yönetmek ve değerlendirmek,

f) YTM'ye ilişkin her türlü uyuşmazlığın adli ve idari merciler ile icra dairelerinde takibi ve çözümlenmesi amacıyla gerekli işlemleri yapmak,

g) YTM'nin insan kaynakları ve çalışma politikalarını belirlemek,

ğ) Yurt dışı muadil kurumların katıldığı uluslararası mali, iktisadi ve mesleki teşekküllere üye olmak,

h) Mevzuatla verilen diğer görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.

30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13’üncü maddesinde “....Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları Yatırımcı Tazmin Merkezi (YTM)’ye intikal eder” hükmü bulunmaktadır. Anılan hükümde yer alan süre, ilgili şirket için kayden izlenmeye başlama tarihi itibariyle başlamaktadır. 7'nci yılın sonunda da hala ilgili şirket payına sahip hak sahipleri adına MKK nezdinde izlenmeye başlamamışsa, belirlenen sürede hak sahipleri tarafından fiziken teslim edilmemiş sermaye piyasası araçlarının mülkiyeti, SPKn'nun 83'üncü maddesi ile kurulan Yatırımcıları Tazmin Merkezi’ne intikal etmekte ve bunlar üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermektedir. Ayrıca Kurul düzenlemeleri çerçevesinde, Mayıs 2013 tarihi sonrasında ilgili Şirketlerin, aşağıda örneği yer alan duyuru metnini Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda ve hak düşürücü süre boyunca Şirketin internet sitesinde yayınlamaları gerekmektedir.

Şirket kaydi sisteme geçtiği tarihten itibaren yedi yıl içinde fiziki senetlerin teslimi mümkün olmadığı takdirde, yatımcı senetlerle alakalı tüm haklarını kaybetmektedir. Bir anlamda oluşturulan bu fon, yatırımcıların senetlerine el koymakta ve karşılığında hiçbir ödeme yapmamaktadır. Fonun bu uygulamasının açıkça kişinin mülkiyet hakkına tecavüz olduğu, Anayasaya, içtihatlara ve AİHS.’e aykırılık teşkil edeceği kantindeyiz. Zira Anayasanın 46 ve 47.maddelerinin de açıkça emrettiği üzere, kişinin mülkiyet hakkı T.C.Anayasası ile koruma altındadır ve ancak devlet tarafından bedeli ödenerek, devletleştirmeye tabi tutmaktadır. Zira kimi görüşler bu hususu, aynı 10 yıl işlem görmemiş mevduatların devlete (TMSF) gelir olarak kaydedilmesi ile eşdeğer olduğunu savunsa da, biz aynı görüşte değiliz. 2005 yılı itibari ile, 150 Milyon Türk Lirası değerindeki hisse senetleri bu fona devrolmuş ve ciddi mülkiyet hakkı kayıpları doğmuştur. Bu durumun Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve AİHM’e başvuru yolu açacağı kuşkusuzdur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

AKBULAK, Sevinç, Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler, Beta Yayınevi,1. Bası,  İstanbul 2004.

 

HASELÇİN, İbrahim, Türk Hukukunda Kaydi Sistem, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli 2006.

 

SEÇER, ÖZ, Kaydi Sermaye Piyasası Araçları Üzerinde Rehin Tesisi Ve Hükümleri Makalesi, Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi, Yıl:2013, Cilt:9, Sayı: 105-106.

 

ÜLGEN, Hüseyin,  HELVACI, Mehmet, KENDİGELEN, Abuzer, KAYA, Arslan, Kıymetli Evrak Hukuku, Levha Yayınevi, 7. Bası, İstanbul 2013.

 

ÜNAL Mücahit, Sermaye Piyasası Araçlarını Kaydileştirilmesi, Adalet Yayınevi, Ankara 2011.

 

HASELÇİN, İbrahim, Türk Hukukunda Kaydi Sistem, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli 2006, s.23.

 

ÜNAL, Mücahit, 6102 Sayılı Kanun  İle Sermaye Piyasası Araçlarının Kaydileştirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Dergisi C.XV, Y. 2011, Sa.2. 

 

YALIN Pınar, Sermaye Piyasalarında Menkul Kıymet Kaydileştirilmesi ve Türkiye Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul 2006.

 

YASAMAN, HAMDİ, Şirketler Hukuku ve Sermaye Piyasası Hukuku, Vedat Yayınevi, 1. Bası, İstanbul 2006.

İNTERNET MAKALELERİ

Halka Açık Anonim Şirketleri Kaydileştirilmiş Hisselerinin Rehni, http://www.erdem-erdem.com/articles/halka-acik-anonim-sirketlerin-kaydilestirilmis-hisselerinin-rehni/

 

http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx?action=displayfile&pageid=74&fn=74.pdf

Kaydi Sistemin Avantajları, Kaydileştirme, İnternet Makalesi, http://www.yatirimyapiyorum.gov.tr/yatirim-ara%C3%A7lari/kaydi-sistem-nedir.aspx

MANAVGAT, Çağlar, Kaydi Sistemin Esasları, s.170-173., http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2001-50-02/AUHF-2001-50-02-Manavgat.pdf

Merkezi Kaydi Sistem, İnternet Makalesi, https://www.mkk.com.tr/wps/wcm/connect/e684d01c-974a-4ae5-a7df-8a41440cb2b1/is+ve+bilisim+uygulama+ilke+ve+kurallar%C4%B1.pdf?MOD=AJPERES

Merkezi Kayıt Kuruluşu Kimdir, İnternet Makalesi, https://www.mkk.com.tr/wps/portal/MKK/Hakkimizda/MKKKimdir/!ut/p/b1/04_Sj9CPykssy0xPLMnMz0vMAfGjzOLd_JxDvC2DjU3cLB2NDTx9PPxC3EyNjAxMDIAKIoEKDHAARwNC-r30o9Jz8pOAVoXrR-FV7G-MoSDAyRKsICDEMsTAO8QEqgCPa_w88nNT9QtyIyqDPXUdAa33yss!/dl4/d5/L2dBISEvZ0FBIS9nQSEh/

Merkezi Kayıt Kuruluşu Kimdir, İnternet Makalesi, https://www.mkk.com.tr/wps/portal/MKK/Hakkimizda/MKKKimdir/!ut/p/b1/04_Sj9CPykssy0xPLMnMz0vMAfGjzOLd_JxDvC2DjU3cLB2NDTx9PPxC3EyNjAxMDIAKIoEKDHAARwNC-r30o9Jz8pOAVoXrR-FV7G-MoSDAyRKsICDEMsTAO8QEqgCPa_w88nNT9QtyIyqDPXUdAa33yss!/dl4/d5/L2dBISEvZ0FBIS9nQSEh/

Merkezi Kayıt Kuruluşu, İnternet makalesi, http://isikfx.com/TR/kayitli-oldugumuz-kuruluslar

Taskasbank Hakkında, İnternet Makalesi, http://www.takasbank.com.tr/tr/Sayfalar/Hakkimizda.aspx

 



[1] SEÇER, ÖZ, Kaydi Sermaye Piyasası Araçları Üzerinde Rehin Tesisi Ve Hükümleri, Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi, Yıl:2013, Cilt:9, Sayı: 105-106, s.170.

[2] ÜNAL, Mücahit, 6102 Sayılı Kanun  İle Sermaye Piyasası Araçlarının Kaydileştirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XV, Y. 2011, Sa.2  s.168.

[3] ÜNAL Mücahit, Sermaye Piyasası Araçlarını Kaydileştirilmesi, Adalet Yayınevi, Ankara 2011, s.11.

[4] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.14.

[5] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.15-16.

[6] SEÇER, s. 170.

[7] SEÇER, s.170.

[8] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.19-20., SEÇER, s.170.

[9] Sermaye Piyasası Araçlarından Kaydileştirme, İnternet makalesi,

http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx?action=displayfile&pageid=74&fn=74.pdf, A.T: 01.05.2014.

[10] SEÇER, s.177.

[11] Bkz. s.23-24.

[13] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.44., HASELÇİN, İbrahim, Türk Hukukunda Kaydi Sistem, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli 2006, s.23.

[14] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.45., HASELÇİN, s.31.

[15] HASELÇİN, s.32., ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.46.

[16] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.49-51.

[17] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.52-57.

[18] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.58.

[19] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.60-69.

[20]Kaydi Sisteme Geçiş Süreci, http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx?action=displayfile&pageid=74&fn=74.pdf , A.T: 09.04.2014.,ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.69.

[21] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.72.

[22] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.75.

[23] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.77-85.

[24] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.134-140.

[26] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 138.

[27] Merkezi Kayıt Kuruluşu, İnternet makalesi, http://isikfx.com/TR/kayitli-oldugumuz-kuruluslar, A.T. :18.04.2014.

[28] Merkezi Kayıt Kuruluşu Kimdir, İnternet Makalesi, https://www.mkk.com.tr/wps/portal/MKK/Hakkimizda/MKKKimdir/!ut/p/b1/04_Sj9CPykssy0xPLMnMz0vMAfGjzOLd_JxDvC2DjU3cLB2NDTx9PPxC3EyNjAxMDIAKIoEKDHAARwNC-r30o9Jz8pOAVoXrR-FV7G-MoSDAyRKsICDEMsTAO8QEqgCPa_w88nNT9QtyIyqDPXUdAa33yss!/dl4/d5/L2dBISEvZ0FBIS9nQSEh/, A.T:  18.12.2013.

[29] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 167.

[30] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 167.

[32] HASELÇİN, s.14.

[33] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 168.

[34] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 169., ÜLGEN, Hüseyin,  HELVACI, Mehmet, KENDİGELEN, Abuzer, KAYA, Arslan, Kıymetli Evrak Hukuku, Levha Yayınevi, 7. Bası, İstanbul 2013, s.42.

[35] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 170.

[36] ÜLGEN, Kıymetli Evrak Hukuku, s. 42.

[37] Taskasbank Hakkında, İnternet Makalesi, http://www.takasbank.com.tr/tr/Sayfalar/Hakkimizda.aspx, A.T.:22.04.2014.

[38] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 171.

[39] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.63-68; HASELÇİN, s.36-37.

[40] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 174.

[41] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 174.

[42] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 174.

[43] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 401.

[44] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 402-404.

[45] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 404-422.

[46] YASAMAN, HAMDİ, Şirketler Hukuku ve Sermaye Piyasası Hukuku, Vedat Yayınevi, 1. Bası, İstanbul 2006, s. 282.

[47] SEÇER, s.180.

[48] SEÇER, s.180., Halka Açık Anonim Şirketleri Kaydileştirilmiş Hisselerinin Rehni, http://www.erdem-erdem.com/articles/halka-acik-anonim-sirketlerin-kaydilestirilmis-hisselerinin-rehni/, A.T:09.04.2014.

 

[49] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 424-432., YASAMAN, s. 283.

[50] Merkezi Kayıt Kuruluşu, İnternet makalesi, http://isikfx.com/TR/kayitli-oldugumuz-kuruluslar, A.T:01.05.2014.

[51] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 432-439.

[52] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 439-448.

[53] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 176.; YALIN Pınar, Sermaye Piyasalarında Menkul Kıymet Kaydileştirilmesi ve Türkiye Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul 2006, s.15.

[54] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 177.

[55] Kaydileştirme, İnternet Makalesi, http://www.yatirimyapiyorum.gov.tr/yatirim-ara%C3%A7lari/kaydi-sistem-nedir.aspx, A:T: 23.04.2013.

[56] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 179.

[57] Kaydi Sistemin Avantajları, http://www.paraborsa.net/i/kaydi-sistem-nedir/, A.T: 09.04.2014., ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 180.

[58] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 181.

[59] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 184.

[60] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 188.

[62] ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s. 189.

[63] AKBULAK, Sevinç, Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler, Beta Yayınevi,1. Bası,  İstanbul 2004,s.469., MANAVGAT, Çağlar, Kaydi Sistemin Esasları, s.170-173., http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2001-50-02/AUHF-2001-50-02-Manavgat.pdf, A.T:09.04.2014.

[64] MANAVGAT, s.174.,ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.254-255., AKBUDAK, s. 470.

[65] AKBUDAK, s. 471., ÜNAL, Kaydileştirilmesi, s.254-255.